Amerika’nın köklü tarihinin bir parçası olan Amerikalı Müslümanların varlıkları ulus-devletin kuruluşunun öncesine dayanmaktadır. Irksal ve etnik açıdan çeşitli bir grup olan Amerikalı Müslümanlar ABD nüfusunun yaklaşık %1,1’ini oluşturmaktadır ve 2040 yılına kadar ABD’nin en büyük ikinci inanç temelli grubu olacakları tahmin edilmektedir.
Genel olarak, filantropi davranışları bir dizi egoizm ve diğerkâmlık duygularından beslenir. Ancak bu eylemlerdeki motivasyon salt egoizm ya da salt diğerkâmlık duygusundan ziyade bu duyguların birlikteliğinden kaynaklanmaktadır. Filantropi eylemlerindeki bu mantık Amerikalı Müslümanlar için de geçerli olsa da Müslümanlar için ayırt edici yönü, hayırseverliği kişinin Allah’a karşı sorumluluk olarak görmesidir. Amerikalı Müslümanların bağışta bulunmak için en sık belirttikleri iki motivasyon, ihtiyaç sahibi insanlara karşı merhamet ve daha az imkânı olanlara yardım etmek için ahlaki bir zorunluluktur. Amerikalı Müslümanlar filantropiyi genel bir çerçevede, tebessüm etme, aile ve akrabalarına destek olma, gündelik hayatta iyilik yapmak gibi parasal olmayan eylemleri içeren “cömert davranışlar” olarak kavramsallaştırmaktadır.
2020 ve 2021 yıllarında, Amerikalı Müslümanlar filantropi faaliyetlerinde yaklaşık 4,3 milyar ABD dolar; zekât olarak da tahmini 1,8 milyar ABD doları bağışta bulunmuştur. Amerikalı Müslümanlar genel nüfusa kıyasla, sivil haklar alanı da dahil olmak üzere, bağışlarının büyük çoğunluğunu yurt içinde vermektedir. Amerikalı Müslümanlar,18-29 yaş arasındaki nüfusun katkısı daha az olmakla birlikte, uluslararası yardım kuruluşlarına da büyük bağışlarda bulunmuşlardır.
Bu araştırma, mültecilere özgü nedenleri derinlemesine incelemese de bağışta bulunma davranışlarını anlamak için genel bir çerçeve sunmaktadır.
Amerikalı Müslümanların Mülteci Krizlerine Verdiği Karşılıklar
Amerika Birleşik Devletleri genelinde 9 ulusal mülteci yerleştirme kurumu ve yaklaşık 3.707 mülteci ve göçmenlere hizmet veren kuruluş bulunmaktadır. Ulusal mülteci yerleştirme kurumlarının çoğunluğu inanç temelli olmakla birlikte, hiçbiri İslam ile bağlantılı değildir. Bununla birlikte, göçmenlere hizmet veren 3.707 kuruluş arasında az da olsa, inanç temelli ve İslami değerlerden ilham alan Müslüman STK’lar vardır.
Amerikalı Müslümanların mülteci krizlerine verdiği karşılığın tam boyutunu ve kapsamını ortaya koyan bir araştırma henüz bulunmamakla birlikte, ABD’li Müslümanların zorunlu göçmenleri gözeten ve onlara koruma sağlayanlar arasında olduğu açıktır. Genel olarak Amerikalı Müslümanların çeşitli sosyal gruplara dahil oldukları, inanç temelli toplulukları ile daha geniş toplum arasında ilişkiler kurdukları ve mülteci krizlerine duyarlı oldukları görülmektedir. Örneğin, kadın liderliğindeki bir grup olan Latina Müslüman Vakfı (Latina Muslim Foundation), ABD-Meksika sınırında sığınmacıların barınma ve inanç temelli ihtiyaçlarının karşılanmama sorununu gün yüzüne çıkarmışlardır. Vakfın mensupları, bütün inançlardan kadın ve çocuklar için sığınabilecekleri evlerin inşası; Müslümanlar için de hem barınma hem de ibadet alanları kapsamında konaklayacakları yerler sağlamak için harekete geçmiştir.
Afgan Hükümetinin çöktüğü eşi benzeri görülmemiş 2021 krizi sırasında 120.000’den fazla Afgan, ABD ordusu tarafından tahliye edilip ABD’deki askerî üslere yerleştirilmiştir. Bu tahliye sırasında ailelerinden ve arkadaşlarından ayrılan Afganlar için Amerikalı Müslümanlar, devletin verdiği yetkiyle tercümanlık hizmetleri ve daha geniş çapta da sivil toplum hizmetleriyle Afgan mültecilerin karşılanmasında ve tahliye sürecinde önemli bir rol oynamışlardır. Bu süreçte görevli olan Amerikalı Müslümanlardan birçoğunun daha önce Afgan mültecisi olması, yeni gelen mültecilerle benzer deneyimlerden dolayı kolayca irtibat kurmasını ve aralarında bir güvenin oluşmasını sağlamıştır. Örneğin, Ulusal Güvenlik Bakanlığı, eski Afgan mülteci Bay Tarin liderliğinde ulusal bir ekip kurmuştur. Bu ekibin görevleri sosyal yardım çabalarını destekleme inanç temelli duyarlılığı sağlamaya istekli Müslüman STK’lar ve bireyler de dahil olmak üzere inanç temelli topluluklarla düzenli olarak etkileşim içinde olmaktır.
Eyaletler ve yerel yönetimler de bu meseleye güçlü bir karşılık vermişlerdir. Örneğin birçok üniversite Afgan akademisyenleri ağırlamak için profesyonel olarak imkânlar sağlamıştır. Alaska’ya kadar uzanan eyaletlerde, eski bir Afgan tercüman tahliye edilenlerin karşılanması ve yerleştirilmesi için görev almıştır. Indiana’da, Indiana Müslüman İttifakı, eyalet genelindeki mescitlerin ve çeşitli aktörlerin koordine edilmesinde, temel ihtiyaçlar karşılanması için sosyal medya kampanyaları düzenlenmesinde ve bağışların Indiana’daki ABD askerî üssüne ulaştırılmasının organizasyonunda öncü bir rol üstlenmiştir. Indiana Müslümanları ve diğer dinlerin mensupları da Camp Atterbury’deki askerî üsse bağışlamak üzere seccade toplamıştır.
Başka bir örnek ise, ebeveyni eski Afgan mülteci olan bir lise öğrencisi, Afganistan’dan tahliye edilenlerin ayakkabı ve çorap ihtiyaçları için 11.000 ABD dolarının üzerinde bağış toplanmasına yardımcı olmuştur. Aynı zamanda bir grup Amerikalı Müslüman doktor da pek çok yüksek riskli hasta için kanıta dayalı obstetrik ve pediatrik bakım sağlamada öncülük etmiştir. Krizin zirveyi gördüğü dönemler yavaş yavaş geride kalırken, yeniden yerleştirme kurumları ve sivil toplum paydaşları tahliye edilenlerin iş eğitimi ve yerleştirme, yasal statü ve koruma, ruh sağlığı desteği ve barınma ihtiyaçlarını karşılamaya yardımcı olmaya devam ediyor.
Yasal ve Politik Girişimler
İnsani yardım çabalarının yanı sıra, yasal koruma ve politikalar da zorunlu olarak göç edenlerin insanlık onurunun koruması açısından hayati önem taşımaktadır. Bir avuç Amerikalı Müslüman, yetkili memur olarak daha kapsayıcı bir hükümet ve toplum inşa etmek için çalışıyor; aynı zamanda hükümet ilişkilerini güçlendirerek krizlerin çözüm sürecinde etkin bir rol alıyorlar.
Örneğin, Donald Trump ABD başkanlığını devraldıktan sonra Müslümanların ve mültecilerin ABD’ye girişini yasaklayan karar yayınladı. Amerikalı Müslüman avukatlar, bu dışlayıcı ve ırkçı politikaların karşı çıkan hukuk danışmanları ve davacılar arasında yer aldı. Benzer şekilde, Müslüman ve Afgan kökenli Amerikalı avukatlar, Afganlı mültecilerin tahliyesi sırasında yasal süreçleri yönlendirmek için ulusal destek süreçlerine liderlik etti. Örneğin Sayın Khanbabai Hanım, kaynak bulmak ve yasal koruma sağlamak için hukuk camiası arasında karşılıksız bir hayır olan (pro bono) Amerikan Göçmenlik Avukatları Derneği Afgan Müdahale Ekibinin eş başkanlığını yürütmektedir. Sayın Aziz Bey ise Berkeley Hukuk Afganistan Projesi’nin eş direktörü olarak zulümden korunmak isteyen Afgan bireylere karşılıksız olarak (pro bono) hukuki destek sağlamaktadır. Benzer şekilde, Amerikalı Müslüman avukatlar ve politika odaklı kâr amacı gütmeyen kuruluşlar, Afgan mültecilerin yasal statüsü için kalıcı hale getirmek ve uzun iltica sürecine maruz kalmamak için iki partili bir yasa tasarısı olan Afgan Uyum Yasası’nı gayretle savundular. Bu örnekler, kurumsal ilişkilerin krizlere karşı sağlam yanıtlar oluşturulmasındaki rolünü göstermektedir.
Sonuç
Zorunlu göç eğilimleri artarken, araştırma odaklı insani yardım ve politika çözümleri kritik önem taşımaktadır. ABD’de inanç temelli müdahalelerin önemli bir rol oynadığı görülmektedir. Amerikalı Müslümanlar, mülteci krizlerine yönelik insani yardım ve politika müdahalelerine yüksek duyarlılığa sahip inanç temelli gruplardan biridir. Buna rağmen filantropi faaliyetleriyle ilgili araştırmalarda yeteri kadar gündeme alınmamaktadırlar. Amerikalı Müslümanları filantropi faaliyetlerini anlamak bu konuda çözümlerin geliştirilmesine yardımcı olacaktır.
Araştırmacılar bu konunun çeşitli yönlerinden ilerleyebilir. Katılımcı ve etnografik araştırmalar, bireylerin ve toplulukların neden ve nasıl karşılık verdiklerini aydınlatmaya yardımcı olabilir. Karma yöntem araştırmaları, Amerikalı Müslümanlarının tepkilerinin zorunlu göçmenler arasındaki çeşitli sonuçlar üzerindeki etkisini anlamaya yardımcı olabilir. Bu araştırmalar ayrıca insani yardım ortamında, daha dikkatli bir şekilde uyarlanmış programları desteklemeye ve sınırlı kaynakları etkili bir şekilde en üst düzeye çıkarmaya yardımcı olabilir. Politik alanda, filantropi desteğinin, kâr amacı gütmeyen kuruluşların ve yasal temsilin etkilerini anlamak, yasal ve politika ortamlarında yasal temsil ve korumaya yönelik ahlaki talepler için potansiyel ampirik gerekçeler de sağlayabilir. Nihayetinde, Amerikalı Müslümanlar gibi angaje toplulukların uygulamalarını anlamak, onlardan öğrenmek ve geliştirmek, zorunlu göçmenler için insan onurunu korumaya ve teşvik etmeye yönelik daha geniş bir hedefi destekleyebilir.
***
Editör Notu: Bu metin Müslüman Dünyada Fikri Birikimler Bülteni’nin 24. sayısında yayımlanmıştır. Müslüman dünyadaki entelektüel gündemi her ay okuyucularına sunan Müslüman Dünyada Fikri Birikimler Bülteni yayınlarına buradan ulaşabilirsiniz.
Görsel: Dallas’daki kar amacı gütmeyen bir kuruluşlardan biri olan DFW Refugee Outreach Services’in başlattığı The Hope Kitchen programı mültecilerin para kazanmasına yardımcı oluyor. (Brandon Wade)