AİHM Kararlarının Din Eğitimine Yansıması - İLKE Analiz

AİHM Kararlarının Din Eğitimine Yansıması

Zehra Gelici

Avrupa Konseyi’nin bir üyesi olan ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini (AİHS) yıllar önce imzalayan Türkiye, insan hakları konusunda sözleşmenin gereklerini yapmakla yükümlü bir ülkedir. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nezdinde hakkında en çok dava açılan ülkelerin başında gelmektedir.[1] Çeşitli nedenlerle açılan bu davaların arasında Türkiye’deki din derslerinin Müslüman kabul edilen tüm vatandaşlara zorunlu olarak verilmesine yapılan itirazları ve eleştirileri de içeren davalar da mevcuttur.

Bu kapsamda zaman zaman bazı vatandaşlar tarafından zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi (DKAB) dersinin varlığından ya da veriliş biçiminden dolayı yurtiçi ve yurtdışında muhtelif davalar açılmaktadır. Bu davalarda gündeme gelen eleştiriler genel hatlarıyla Türkiye’de din derslerinin nesnel, eleştirel ve çoğulcu bir tarzda yürütülmediği şeklindedir. Bu iddialarla başvurulan ve 2007 yılında AİHM’de Türkiye aleyhine sonuçlanan Hasan ve Eylem Zengin davasından sonra Türkiye’de siyasi iktidar tarafından Alevi vatandaşların sorunlarını dinlemek ve çözüme kavuşturmak adına Alevi Çalıştayları düzenlenmiş ve bu çalışmaların Türkiye’de din dersi müfredatına bazı yansımaları olmuştur.

Bu yansımaların bir sonucu olarak 2010-2011 DKAB müfredat programına Alevilikle ilgili konular da ilave edilmiştir. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), müfredata alınan bu konuları çeşitli Alevi temsilcilerin katılımı ile belirlemeye çalışmış ve yine ders kitaplarında konunun işlenmesi sürecinde de Alevilerin kendi kaynakları kullanılmıştır.[2]

 Müfredata dahil edilen konular şöyledir:

  • 4. sınıf: Hz. Ali, Cafer-i Sadık ve Hacı Bektaş-ı Veli’den özlü sözler.
  • 5. sınıf: Alevî Bektaşî duaları, Hz. Muhammed’in Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e olan sevgisi, Nevruz ve Hıdırellez gibi bazı gün ve geceler.
  • 6. sınıf: Namazın Caferilikteki uygulaması, Hz. Ali’nin hicretteki rolü, Hz. Muhammed’in defin işleminde yaptıkları, Hz. Hasan.
  • 7. sınıf: Muharrem orucu, Kerbela olayı ile Aşurenin toplumumuzdaki önemi, cem ve cem evi, düşkünlükten kaldırma cemi, Abdal Musa cemi, Dardan indirme cemi, dua ve gülbenkler, Hızır orucu, Hz. Ali’nin kahramanlığı.
  • 8.sınıf: Hz. Ali ve Hacı Bektaş-ı Veli’nin taassubun zararları ile ilgili sözleri.
  • 9. sınıf: Kur’an ayetlerinin bir araya getirilmesinde Hz. Ali’nin katkısı, Hacı Bektaş-ı Veli, Ahmet Yesevi, Mevlana, Yunus Emre’nin Kur’an’la ilgili sözleri. Türklerin Müslümanlaşma sürecinde Ahmet Yesevi ve H. Bektaş-ı Veli’nin hizmetleri.
  • 10 ve 11. sınıflar: H. Bektaş-ı Veli’nin eserlerinde tevhit ve inancını konu edinen okuma metinleri, Muharrem orucunun Alevî Bektaşîlikteki uygulaması.
  • 12. sınıf: Hadis kaynağı Kütüb-ü Erbaa ve Nusayriliğin temel inançları.[3]

Bu gelişmelere rağmen Türkiye, Mansur Yalçın ve diğerleri tarafından açılmış bir başka davada (Başvuru No. 21163/11) 16 Eylül 2014 tarihinde oybirliğiyle AİHM, Türkiye’nin AİHS’nin 1 Numaralı Protokolü’nün 2. Maddesinde yer alan eğitim hakkını ihlal ettiğine karar vermiştir. Bu kararda da AİHM, Türkiye’nin ebeveynlerin inançlarına saygı gösterilmesini güvence altına alma konusunda yükümlülüklerini yerine getirmek için okullarda din eğitimiyle ilgili olarak reform yapmak zorunda olduğunu belirtmiş[4] Aleviliğe ait dini ritüellerin İslam dininin temel ibadetleri arasında verilmeyip bunların kültürel ve folklorik unsurlar olarak verildiği iddiasıyla (Karar 21. Madde) öğretim programına Alevilikle ilgili bilgilerin eklenmesi doğrultusunda yapılan değişiklikleri yetersiz bulmuş, müfredatta var olan “dinimiz”, kitabımız”, “peygamberimiz” gibi ifadeleri telkin olarak değerlendirmiş ve Alevi vatandaşlara ayrımcılık yapıldığı görüşüne yer vermiştir.

Din anlatımının “sahiplenerek” yapılmasının dini özgürlüğe aykırı olarak görülmesine binaen ders kitaplarında yer alan bazı ifadelerin değiştirilmesi kararı alınmıştır.

Bunun üzerine bakanlık, DKAB müfredatıyla ilgili yeni bir çalışma yapmış, müfredatı düzenlemek üzere toplantılar yapmıştır. Her ne kadar ülkenin genel olarak inandığı din eğitimi verilecek bile olsa o dinin anlatımında “sahiplenerek” anlatım yapılmasının dini özgürlüğe aykırı olarak görülmesine binaen ders kitaplarında yer alan bazı ifadelerin değiştirilmesi kararı alınmıştır. Buna göre örneğin, “dinimiz” kelimesi yerine “İslamiyet Dini”, “Peygamber Efendimiz” yerine “Hz. Muhammed” gibi ifadelere yer verilmiştir.

Sonuç olarak, AİHM’de Türkiye Cumhuriyeti aleyhine açılan davalarda dersin nesnelliği ve çoğulculuğu temelinde kararlar alınmıştır fakat bunun ötesinde hem dersin zorunlu olmamasına dair hem de isteyen öğrencilere muafiyet hakkı talebi söz konusudur. Şu anda dersin zorunlu dersler arasından çıkarılması ya da Müslüman olarak tanımlanan bireylere bir muafiyet hakkı verilmesiyle ilgili herhangi bir düşünce ya da irade sezilmemektedir. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti din derslerinin verilişi konusunda çok önemli bir tecrübeye sahiptir. Din derslerinin hiç verilmemesinden, seçmeli oluşuna ve son olarak da zorunlu dersler arasına alınmasına tüm seçenekler denenmiş ve geçmişte din derslerinin verilmeyişi de seçmeli oluşu da toplumda ciddi sıkıntılara ve sorunlara yol açmıştır. Bu nedenle Türkiye’de her ne kadar din eğitimi problemi siyasetten bağımsız düşünülmese de en azından yakın gelecekte din derslerinin zorunlu dersler arasında bulunan statüsünde bir değişiklik beklenmemektedir.

***

Editör Notu: Bu yazı Türkiye’de Din Eğitimi Dosyası bağlamında yayınlanmıştır. Serinin diğer yazılarına aşağıdan erişebilirsiniz.

  1. Türkiye’de Yaygın Din Eğitimi Hizmetleri
  2. İlahiyat ve Pedagojik Formasyon
  3. Türkiye’de Din Eğitimi Politikaları
  4. Kur’an Kursları Zorunlu Okul Öncesi Eğitimden Sayılabilir mi?
  5. Diyanet İşleri Başkanlığı’na Bağlı 4-6 Yaş Kur’an Kurslarının Değerlendirilmesi
  6. Merkezi Sınav Sisteminde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
  7. AİHM Kararlarının Din Eğitimine Yansıması
  8. 4-6 Yaş Kur’an Kursları Beklentiyi Karşılıyor Mu?

[1] Baki Erken, “Zorunlu Din Dersi Konusunda AİHM’ in Yorumu ve Sorunun Bu Doğrultudaki Çözümü”, Uluslararası Hukuk ve Politika, 8, (29), 2012, s. 24.

[2] AİHM Kararı ve Türkiye’de Din Dersleri, İstanbul: DEM, 2014s.8.

[3] Zehra Gelici, Türkiye ve Norveç Devlet Okullarında Din Öğretimi, Doktora Tezi, Marmara Ü Sosyal Bilimler E 2016, s. 202.

[4] NHC / İnanç Özgürlüğü Girişimi: AİHM Mansur Yalçın ve Diğerleri-Türkiye / Türkiye Eğitim Sistemini Din veya İnanç Özgürlüğü Hakkı Konusundaki Yükümlülükleriyle Uyumlu Hale Getirmeli, http://inancozgurlugugirisimi.org/calismalarimiz/nhc-inanc-ozgurlugu-girisimi-aihm-mansur-yalcin-ve-digerleriturkiye-turkiye-egitim-sistemini-din-veya-inanc-ozgurlugu-hakki-konusundaki-yukumlulukleriyle-uyumlu-halegetirmeli/

0 yorum

Diğer Yazılar