Yeniden Yüz Yüze Eğitim ve Yaşanan Sorunlar - İLKE Analiz

Yeniden Yüz Yüze Eğitim ve Yaşanan Sorunlar

Yasemin Oğuz Coşkun

Giriş

Covid-19 salgının bulaş riskini azaltmak ve toplum sağlığını korumak için alınan tedbirlerden en çok etkilenen alanların başında eğitim gelmektedir. Uluslararası ölçekte yapılan araştırmaların verilerine göre dünya genelinde tüm eğitim kademelerindeki öğrenci nüfusunun yarısından fazlası bu dönemde okul ortamından uzak kalmıştır.

Uzaktan eğitim modeli, acil ve zorunlu bir model olarak eğitimin her kademesinde başvurulan bir öğretim yöntemi olmuştur. Eğitim-öğretimin kesintiye uğramasının ortaya çıkardığı öğrenme kayıplarını azaltmak, salgının neden olduğu psikolojik sorunlarla baş etmek, öğrenciler ve eğitimciler arasında sosyal etkileşimin devamını sağlamak, evde geçirilecek zamanı kaliteli hale getirmek ve ebeveynlere bu dönemde rehberlik etmek amacıyla uzaktan eğitim hızla bir öğrenme modeline dönüşmüştür.

Salgın dönemi uzaktan eğitim çalışmalarıyla salgının neden olduğu olumsuz etkiler en aza indirilmeye çalışmış; öğrenciler akademik eğitimlerinin yanı sıra salgından kaynaklı sosyal ve psikolojik etkilere karşı da desteklenmişlerdir. Fakat öğrencilerin ev ortamındaki donanım eksiklikleri, özellikle sürecin başında yaşanılan bağlantı sorunları, senkron (çevrimiçi) derslere öğrenci katılımının az olması ve öğrenci motivasyonunun düşüklüğü, veli desteğinin beklenilen düzeyde olmaması, öğrencilerle etkileşimin yeterince gerçekleşmemesi ve geri bildirimlerin yetersiz kalması salgın dönemi uzaktan eğitimin başlıca sınırlılıklarını oluşturmuştur. Bu sınırlılıklar içerisinde öğrenme kaybına en çok neden olan faktör canlı derslere katılımların beklenen düzeyde gerçekleşmemesi olmuştur.

Bu süreçte 1., 8. ve 12. sınıf kademelerinde yüz yüze eğitime geçiş denemeleri olsa da salgının artan etkileri nedeniyle bu dönemler de kısa vadeli olmuştur. Eğitim-öğretim faaliyetleri üç eğitim öğretim döneminde “tatil değil, uzaktan eğitim” sloganıyla büyük ölçüde uzaktan eğitim ve senkron dersler şeklinde gerçekleştirilmiştir.

Okula Dönüş ve Kaygılar

Salgının uzun bir zaman dilimine yayılması, etkilerinin hala devam etmesi, öğrenme kayıplarının her gün biraz daha artması ve öğrencilerin bilişsel, psikolojik ve sosyal gelişimlerinin olumsuz etkilenmesi alınacak tedbirler çerçevesinde okula dönüşü artık zorunlu kılmıştır. Nitekim Millî Eğitim Bakanlığı’nın aldığı kararla 2021-2022 eğitim-öğretim yılı başı itibariyle tüm sınıf seviyelerinde yüz yüze eğitime geçilmiştir.

2021-2022 eğitim öğretim yılı başında yüz yüze eğitime geçileceği yönündeki karar toplumda farklı tepkilere neden olmuştur. Bir kesim okulların bu şartlarda açılmaması ve uzaktan eğitime devam edilmesi gerektiği yönünde görüş bildirirken diğer kesim öğrencilerin ne kadar daha okuldan uzak tutulacağı düşüncesinden hareketle yüz yüze eğitime geçilmesini destekleyici bir tutum sergilemişlerdir. Toplumun genelinde genel olarak bu iki yönde bir temayül oluşurken işin mutfağında olan eğitim personelinin görüşü ağırlıklı olarak yüz yüze eğitime geçilmesinden yana olmuştur. Öğretmenler ilk defa deneyimledikleri uzaktan eğitimin sınırlılıklarını bire bir yaşamış ve öğrencilerin kayıplarının telafi edilemez bir biçimde arttığını gözlemlemişlerdir. Diğer yandan öğrencilerden uzak, bir ekran karşısında yaptıkları işten mesleki olarak doyum sağlayamamışlardır.

Yüz Yüze Eğitim ve Salgın Kapsamında Alınan Tedbirler

Salgının başından itibaren özellikle toplu yaşam alanları ile ilgili alınması gereken tedbirlerin en fazla ve titizlikle uygulanmaya çalışıldığı ortamlar okullar olmuştur. Dezenfektan alanlarının oluşturulması, öğrencilere maske temini, uyarı işaret ve levhalarının hazırlanması, öğrencilerde maske-mesafe farkındalığının oluşturulması, okula girişlerle ilgili sınırlamaların getirilmesi gibi tedbirlerin uygulanışı için okul yönetimleri ve öğretmenler büyük gayret sarf etmişlerdir.

Bakanlığın okullara en çok kaynak aktardığı dönem de bu dönem olmuştur. Yüz yüze eğitime ara verilmesi ile kantin kirası, bağış gibi temel gelir kalemleri de kesilen okullar belli aralıklarla temizlik sarf ve hijyen malzemesi, kırtasiye malzemeleri açısından desteklenmişlerdir. Toplum Yararına Program (TYP) kapsamında personel görevlendirmeleri de yapılmakla birlikte 2021-2022 eğitim öğretim yılında güvenlik personeli görevlendirmeleri ile ilgili geçmiş dönemlere nazaran gelen kısıtlama okulların zorlandığı bir alan olmuştur. Girişte HES kodu sorgulaması söz konusu olduğu ve giriş çıkışların daha fazla kontrollü olması gerektiği bu dönemde okullar bu sorunu kendi imkânları ile çözmeye çalışmışlardır.

2021-2022 eğitim öğretim yılı 1. döneminde pozitif ve temaslı öğrencilerin ve personelin takibi okul yönetimleri için titizlikle ve anlık olarak yapılması gereken en önemli iş kalemi olmuştur. Okul müdürlerinin cep telefonlarına gelen kısa mesajlarla ve Millî Eğitim Bakanlığı Bilişim Sistemleri (MEBBİS)’nde oluşturulan HES Kodu Sorgulama Modülü üzerinden yapılan bu takip özellikle okul müdürlerini oldukça zorlamıştır. Gece yarısı ya da sabah erken saatlerde temaslı ya da pozitif öğrencilerle ilgili gelen iletileri takip etmek, aynı sınıfta ikinci pozitif vaka olduysa sınıfı karantinaya almak, velilerle ve öğretmenlerle bilgi paylaşımında bulunmak, ev karantinasına giren sınıflar için uzaktan eğitimi organize etmek dönemin en sık yapılan işlem basamakları olmuştur.

Öğrenme Kayıpları, Hazırbulunuşluk Çalışmaları ve Telafi Eğitimleri

Salgın döneminin öğrenciler üzerindeki en önemli etkisi öğrenme kayıplarının oluşmasıdır. Yapılan araştırmalar olağan dönemlerde dahi eğitime verilen uzun araların (yaz tatili, ara dönem tatili gibi)  öğrenme kayıplarına neden olduğunu göstermektedir.

2020-2021 eğitim öğretim yılı başında ve sonunda Bakanlık tarafından telafi çalışmaları planlanmış olsa da bunların önemli bir kısmı yine uzaktan eğitim şeklinde gerçekleşmiş olduğundan öğrencilerin bir buçuk yıllık öğrenme kayıplarının bu programlarla kapatılmış olmasını beklemek gerçekçi bir yaklaşım olmayacaktır. Dolayısıyla tamamen yüz yüze eğitime geçildiği 2021-2022 eğitim öğretim yılının ilk döneminin önemli bir bölümünün telafi çalışmalarına ayrılmış olması haklı bir beklenti olacaktır. Bunun için de ilk yapılması gereken öğrencilerin hazırbulunuşluk düzeylerinin tespitidir. Gerek Bakanlık düzeyinde gerekse illerdeki ölçme değerlendirme birimlerince dönem başında hazırbulunuşluk çalışmaları yapılmış ancak bu çalışmalardan elde edilen veriler, iller ya da bakanlık düzeyinde ortak bir telafi programının planlanmasında kullanılmamıştır. Öğretmenler bu çalışmaların ya da okul bazında kendilerinin uyguladıkları hazırbulunuşluk çalışmalarının sonuçlarını dikkate alarak yaptıkları planlamalarla 2021-2022 eğitim öğretim çalışmalarına başlamışlardır.  Oysaki beklenti yüz yüze eğitime geçildiği bu dönemin önemli bir kısmının bütüncül bir yaklaşımla geçmiş dönem açıklarının kapatılması için planlanmış olmasıdır. Başka bir ifade ile bu dönem çalışmaları öğrencilerin geçmiş dönem öğrenme eksikleri tamamlanmadan yeni eğitim öğretim yılının kazanımları üzerinden devam etmiştir.

Gerek Bakanlık düzeyinde gerekse illerdeki ölçme değerlendirme birimlerince dönem başında hazırbulunuşluk çalışmaları yapılmış ancak bu çalışmalardan elde edilen veriler, iller ya da bakanlık düzeyinde ortak bir telafi programının planlanmasında kullanılmamıştır. Öğretmenler bu çalışmaların ya da okul bazında kendilerinin uyguladıkları hazırbulunuşluk çalışmalarının sonuçlarını dikkate alarak yaptıkları planlamalarla 2021-2022 eğitim öğretim çalışmalarına başlamışlardır.  Oysaki beklenti yüz yüze eğitime geçildiği bu dönemin önemli bir kısmının bütüncül bir yaklaşımla geçmiş dönem açıklarının kapatılması için planlanmış olmasıdır.

Karantina Sınıfları ve Eğitim Öğretim

MEBOkullarda Covid-19 Pozitif Vaka Çıkması Durumunda Yapılması Gereken Uygulamalar Rehberi’ne göre okullarda alınan tedbirlerden biri de okul öncesi sınıflarında bir, diğerlerinde iki pozitif vaka çıkması durumunda sınıf bazlı karantina uygulamasıdır. Bu sınıflarda karantina süresi tamamlanana kadar uzaktan eğitime geçilmiştir. Bu ise uzun vadede olmasa da bazı sınıfların bir süreliğine yüz yüze eğitimden uzak kalmalarına neden olmuştur. Dönem içerisinde aynı sınıfın üçüncü kez karantinaya girdiği durumlar söz konusu olmuştur. Önceki dönemlere göre nispeten daha az olmakla birlikte bu dönemde de uzaktan eğitimin sınırlılıkları yine kendini hissettirmiş ve öğrenci katılımları tam olarak sağlanamamıştır.

Pozitif Öğretmenler ve Boş Geçen Dersler

Okul yöneticileri için güne başlarken günün temposunu belirleyecek en önemli tespitlerden biri öğretmenlerin devam devamsızlık durumlarıdır. Olağan zamanlarda okulda olmayan öğretmenlerin dersi nöbetçi öğretmenler ya da okul idarecileri tarafından doldurulmaktadır. Ancak salgın dönemi devam ederken öğrenciler gibi risk altında olan öğretmenler ya da aileleri de zaman zaman virüsle mücadele etmek durumunda kalmışlardır. Bu ise okullarda öğretmenlerin devam durumlarına belirgin olarak yansımıştır. Yakın döneme kadar pozitif vakalarda karantina süresi 14 gün olduğundan ders öğretmeninin pozitif olması birçok sınıfta iki hafta boyunca derslerin boş geçmesine neden olmuştur. Okul yönetimleri raporlu öğretmenlerin dersini diğer zümrelere paylaştırmak, kendileri dersi tamamlamak gibi yöntemlerle sorunla baş etmeye çalışsalar da öğretmen eksiği bu eğitim öğretim yılında eğitim öğretimin devamını etkileyen önemli bir unsur olmuştur.

Öğrencilerin Devam Durumları ve Devam-Devamsızlık Takibinde Yaşanılan Problemler

Yüz yüze eğitime geçilen 2021-2022 eğitim öğretim yılında sınıf karantinaları dışında öğrencilerin önemli bir kısmının kendilerinin hastalığı geçirmesi, ailelerinde pozitif vaka bulunması ya da kendisinde ve ailesinde risk olması durumlarında bireysel olarak okuldan uzak kaldıkları dönemler olmuştur. Bu ise söz konusu öğrencilerin eğitim yaşantılarını aksatırken okul yönetimlerini de devam devamsızlık takibi noktasında zorlamıştır. Okulöncesi ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’ne göre okul idarelerinin gerekli durumlarda öğrencilere verebilecekleri izin süresi 15 gündür. Ancak bu dönemde inisiyatif kullanılarak bu süreyi aşabilen izinler verilebilmiştir. Çünkü bulaş riskini azaltmak için öğrenci velilerinden çocuklarında herhangi bir semptom gözlemlemeleri halinde okula göndermemeleri istenmiştir.

Okula Uyum ve Öğrencilerde Gözlemlenen Davranış Problemleri

Okullar çocukların sadece akademik eğitim aldıkları ortamlar olmayıp aynı zamanda toplumsal yaşam kurallarını öğrendikleri, sosyalleştikleri kurumlardır. Salgın ile eve kapanan çocuklar bu dönem içerisinde sosyal bir takım gereksinimlerini karşılayamadıkları gibi iletişim, akran ilişkileri, toplumsal yaşam kurallarına uyum konularında da eksik kazanımlarla okula dönmüşlerdir. Bu ise okullarda artan davranış problemleri olarak etkilerini göstermiştir.

Salgın ile eve kapanan çocuklar bu dönem içerisinde sosyal bir takım gereksinimlerini karşılayamadıkları gibi iletişim, akran ilişkileri, toplumsal yaşam kurallarına uyum konularında da eksik kazanımlarla okula dönmüşlerdir. Bu ise okullarda artan davranış problemleri olarak etkilerini göstermiştir.

Okullarda Covid-19 Pozitif Vaka Çıkması Durumunda Yapılması Gereken Uygulamalar Rehberi’ne göre okul içinde alınması gereken tedbirlerden biri de bir pozitif vaka olduğu için temaslı kabul edilen sınıfların diğer sınıflardan ayrıştırılması ve mümkün olduğunca teneffüs ve dinlenme saatlerinin farklı zaman dilimlerinde planlanmasıdır. Okullarda uygulanması en güç olan tedbirlerden biri bu olmuştur. Aynı dönemde çok sayıda sınıf temaslı olabilmiş, bu sınıfların teneffüs saatlerinin ayrılması okullarda kargaşaya neden olmuştur. Okul içerisinde ders saati mi teneffüs mü olduğunu anlamak güçleşmiş; bu durum derste olan sınıflarda dersin verimini düşürmüş, öğretmenlerin nöbet görevlerinin aksamasına neden olmuş, kontrol edilemeyen durumlar ortaya çıkmıştır. Başta bu tedbiri titizlikle uygulayan okullar ortaya çıkan olumsuzluklar nedeniyle bu uygulamadan vazgeçmek durumunda kalmışlardır.

Okul rehberlik servisleri de bu dönemde oldukça yoğun çalışmış; bir yandan akran ilişkileri, akran zorbalığı ve iletişim sorunları ile ilgili öğrencilere rehberlik edilmeye çalışılırken diğer yandan salgına bağlı anne-baba kayıpları yaşayan öğrenciler, hastalık geçiren çocukların psikolojik durumları, salgına bağlı artan devamsızlıklar ilgilenilmesi gereken ana başlıklar olmuştur.

Destekleme ve Yetiştirme Kursları

DYK’ların Bakanlığın kararıyla 2021-2022 eğitim öğretim yılı başında sadece 8. ve 12. sınıflar için uygulanması planlanırken dönem içerisinde farklı zamanlarda farklı sınıf seviyeleri için de açılmasına karar verilmiştir. DYK’ların özellikle salgına bağlı olarak okuldan uzak kalınan dönemlerde oluşan öğrenme eksikliklerinin giderilmesinde ve telafi eğitimlerinde önemli bir misyon yüklenmesi ve çok daha talep görmesi beklenirken kurslardan faydalanma konusunda olağan dönemlerdekinden farklı bir durum ortaya çıkmamıştır. 

DYK’larla ilgili okul yönetimlerinin yaşadıkları diğer bir sorun farklı sınıf seviyeleri için kursların dönem içerisinde farklı dönemlerde açılmasına karar verilmiş olmasıdır. Okullar bütüncül bir planlama yapamadıkları gibi kurslara öğretmen görevlendirmeleri konusunda da sıkıntı yaşamışlardır. 

Sosyal Kültürel Etkinliklere Salgının Etkisi

Yüz yüze eğitime geçilmesiyle birlikte okul yaşantısı ile ilgili olağan süreçler kaldığı yerden devam etmeye başlamıştır. Ancak bu süreçler içerisinde başta geziler olmak üzere okul dışı etkinliklere temkinli yaklaşım dönem boyunca kendini hissettirmiştir. Gerek okul yönetimleri gerekse öğrenci velileri mevcut risklere yenilerini eklemek istemediklerinden eğitim-öğretim yılının ilk döneminde okul dışı etkinlik sayılarında ve etkinliklere katılan öğrenci sayılarında azalma olduğu söylenebilir.

Ölçme Değerlendirme Çalışmaları

Eğitim faaliyetlerinin önemli aşamalarından birini ölçme değerlendirme çalışmaları oluşturmaktadır. Türk Eğitim Sisteminde merkezi sınavlar dışında ölçme değerlendirme çalışmaları okul, zümre ve hatta öğretmen bazlı yürütülmektedir. Bu dönemde daha çok çevrimiçi gerçekleştirilen bu sınavların geçerliliğini etkileyen en önemli unsur yine öğrenci katılımları olmuştur.

Yüz yüze eğitime geçilen ama bir taraftan da salgının varlığını devam ettirdiği 2021-2022 eğitim-öğretim yılının birinci dönemi sonunda karşılaşılan diğer bir sorun, öğrencilerin dönem sonu puanlarının oluşmasını sağlayacak ölçme değerlendirme çalışmalarının güçlükle tamamlanması olmuştur. Dönem sonu için planlanan sınavlar son anda karantinaya giren sınıflar için uygulanamamış ve bu öğrenciler o zamana kadar almış oldukları puanlar üzerinden değerlendirilebilmişlerdir.

Sonuç

Öğrencilerin okul ortamından uzak kaldıkları üç eğitim öğretim döneminin ardından yüz yüze eğitim faaliyetlerine yeniden geçmek için Covid-19 salgınının sona ereceği günü beklemenin imkânsız olduğu görülmüştür. Bu nedenle Millî Eğitim Bakanlığı 2021-2022 eğitim öğretim yılı başı itibariyle mevcut şartlarda alınacak tedbirlerle yüz yüze eğitime geçilmesi konusunda kararlılık göstermiştir. Aksi takdirde oluşan öğrenme eksikliklerinin, psikolojik ve sosyal kayıpların telafisinin mümkün olmayacağı kanaati uzmanlar tarafından da sıklıkla dile getirilmiştir.

Okul yönetimleri, öğretmenler ve ailelerin kaygılı bir şekilde başladıkları 2021-2022 eğitim öğretim yılı birinci dönemi bütüncül olarak kesintiye uğramadan nihayet sona ermiştir. Bu süreçte sınıf bazlı alınan karantina tedbirleri ve uzaktan eğitim çalışmalarının yukarıda da ifade edildiği üzere sınırlılıklarının ve dezavantajlarının olduğu açıktır. Ancak tüm öğrencilerin tamamen okul ortamından uzaklaştırılması yerine alınan lokal tedbirlerin olumsuz etkilerinin de daha dar kapsamda kalacağı aşikârdır.  

Süreç içerisinde ortaya çıkan aksaklık ve eksiklikler okul yönetimlerinin ve öğretmenlerin üstün gayretleri ile mümkün olduğunca minimize edilmeye çalışılmıştır. Artık salgın yüz yüze eğitime ara verdiren bir faktör olmaktan çıkmış; okullardaki diğer tüm riskler gibi tedbir alınması gereken bir unsura dönüşmüştür.

0 yorum

Diğer Yazılar