Sivil Toplum ve Gençlik - İLKE Analiz

Sivil Toplum ve Gençlik

Halit Bekiroğlu

Editör Notu: Bu yazı, İLKE Vakfı Youtube kanalında yayına başlayan Halit Bekiroğlu ile Sivil Toplum programının üçüncü bölümündeki konuşmaların bir kısmının derlenmesi ile oluşturulmuştur.

Türkiye’de son dönemde gençlik tartışmaları daha yoğun bir şekilde yapılmaya başlandı. Bu tartışmalar bazen siyaset, bazen tüketim kültürünün getirdiği değişimler bağlamında gelişiyor. Tabii her dönem gençlikle ilgili tartışmalar sürmüştür.

Günümüzde gençliğin yoğun olarak tartışılmasının önemli bir sebebi de, özellikle siyasetle alakalı olarak, gençliğin eğilimlerinin tam ölçülemiyor olması. Değişkenlik gösteren bu eğilimler çoğunlukla beklenenin dışında gelişiyor.

Araştırmalara göre kuşaklar arasındaki rollerin değiştiği görülüyor. Orta yaşın daha gerçekçi ve soğuk kanlı; gençlerinse duygusal ve tepkisel davranması beklenirken ilginç bir şekilde roller değişmiş durumda. Orta yaş kitlesi daha karşıt ve tarafgir, gençler ise daha soğuk kanlı ve gerçekçi bir yerde duruyor. Bana göre bunun en önemli sebebi orta yaş ve üstünün, son 30 yılda yaşanan hadiseler, beklentiler, dışlanmalar ve buna karşı verilen mücadeleler sebebiyle daha endişeli bir hale gelmesi. Bu durum gençleri de daha soğuk kanlı ve gerçekçi olmaya itiyor.

Üniversitelerin, devlet kurumlarının, araştırma şirketlerinin ve STK’ları raporlarına baktığımızda gençlerin, yaşlılara göre meselelere daha fonksiyonel baktıklarını görebiliyoruz. Örneğin gençlerin gösteri odaklı davrandığı düşünülürken araştırma sonuçlarına baktığımızda görüyoruz ki gençler bineceği arabayı, kullanacağı telefonu fonksiyonellik odağında düşünebiliyor. Orta yaş ve üstü ise kendini göstereceği, toplumsal rolünü ve kimliğini yansıtabileceği tarzda araç gereçler kullanmayı tercih ediyor. Bu tarz roller karıştığı için de gençlere daha fazla yükleniliyor ve gençlerden beklenti iyice artıyor. Gençler de yüksek beklentilere ve eleştirilere karşı bir tür “defans yapmış” oluyorlar.

Araştırmalarda gençlerin STK’larla ilişkilerinde ciddi bir mesafe olduğu görülüyor. Bazı araştırmalarda gençlerin STK katılımının %2-3 oranında kaldığını görüyoruz, en iyi sonuçlar da %5’i geçmiyor. Bunun da birkaç boyutu var. Biz STK dediğimizde klasik anlamda vakıfları, dernekleri ve belli kurumları kastettiğimiz için gençlerin kurum dışı gönüllülük faaliyetlerini, “kayıt dışı” fedakarlıklarını, kendi aralıklarındaki işbirliklerini tam olarak göremiyoruz. Gençlerin gönüllülük faaliyetlerine katıldıklarını ama bunu küçük gruplar halinde yaptıklarını düşünüyorum. Bunlar için de detaylı araştırmalar yapmak gerekiyor, umarım önümüzdeki raporlarda bu kısımlar da değerlendirilir.

Burada “Gençler kurumlara neden katılmıyor?” sorusunu da sormak lazım. Kanaatimce bunun birinci sebebi kurumların değişme açık olmaması. STK’lar değişim açısından maalesef yeterince ileride değil. İkinci olarak da gençlerin kendilerini bireyselliğe, özel hayata çekmelerinden dolayı dinamizmlerini kısmen yitirdiklerini düşünüyorum. Aslında bu gençliğin ruhuna uygun değil. Bence gençler sivil toplumu zorlamalı, gençliğin ruhuna uygun olan budur. Bana alan açılmıyor demek yerine kendilerine alan açmalılar.

Sonuç olarak iki yönlü bir sıkıntıdan bahsedebiliriz. Bu iki açıdan da değişime ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Bunun için öncelikle STK anlayışımızı değiştirmemiz gerekiyor. Gençleri sadece STK’larda faaliyete katılan kişiler olarak görmek yerine, onlara yetki ve sorumluluk vererek önlerini açtığımız takdirde; hem gençler STK’lara daha fazla katılacak hem de STK’lar içindeki statik yapı değişmiş olacak.

Son olarak gençlik ve STK ilişkisinde “sahiciliği” bütün yönleriyle oraya koymamız gerekiyor. Hem kurumlarda hem de kurumları temsil eden kişilerde dürüstlüğü, samimiyeti, içtenliği ortaya koyabildiğimiz takdirde gençlerin STK’lara daha çok ilgi duyacağını düşünüyorum. Çünkü insanın fıtratında paylaşmak, vermek, iyilik yapmak var. Elbette bencillik gibi zafiyetler de var. Zaten insan bu yüzden seçilmiş bir varlık, bizim tercih yaparak iyi tarafımızı güçlendirmemiz lazım. STK’lar iyiliği güçlendirmeye imkan sunan kurumlar. Eğer gençler STK’lara az ilgi duyuyorsa önce büyüklerin kendilerini sorgulaması gerekiyor: “Biz temsil ettiğimiz kurumlarda, fikirlerde, ideolojilerde gerçekten dürüst ve tutarlı davranabiliyor muyuz?” Böyle baktığımızda gençlerin olumlu sinyali aldığını düşünüyorum. Aksi şekilde davrandığımızda da gençlerin ve hatta çocukların da bunu gördüğünü bilelim. Bir taraftan gençlere alan açarken bir taraftan onlara örnek olmalıyız. Bir taraftan onlara yetki ve sorumluluk verirken bir taraftan da onların hayat koşullarının bizden farklı olduğunu bilerek hareket etmeliyiz.

0 yorum

Diğer Yazılar

Yorum yap