Eğitim, toplumların geleceğini inşa eden en güçlü araçlarından biridir. Öğretmenler ise bu süreçte en önemli aktörlerdir. Ancak öğretmen yetiştirme süreçleri, değişen dünya koşullarına ve yeni neslin ihtiyaçlarına ne kadar uyum sağlayabiliyor? Bu noktada, eğitim sistemimizde kayda değer bir dönüşüm aracı olarak karşımıza çıkan Milli Eğitim Akademisi (MEA), öğretmen yetiştirme anlayışımızı önemli ölçüde değiştirmeyi hedefleyen iddialı ve potansiyeli olan bir model olarak ortaya çıkmaktadır. MEA, yalnızca bir eğitim kurumu değil, aynı zamanda öğretmenlerin donanımlı ve yenilikçi bir anlayışla yetiştirilmesini sağlayacak başat bir akademi olarak tasarlanmıştır. Bu yazıda, MEA’nın vizyonu, sunduğu avantajlar ve beraberinde getirdiği tartışmaları ele alarak Türkiye’de öğretmen yetiştirme sistemine etkilerini inceleyeceğiz.
Öğretmen Yetiştirme Sürecinde Karşılaşılan Sorunlar
Günümüz eğitim dünyasında öğretmenlik, yalnızca bilgiyi aktarmaktan ibaret değildir. Öğretmenlerin çağdaş pedagojiye hâkim olmaları, öğrencilere rehberlik edebilmeleri ve değişen eğitim teknolojilerini etkin bir şekilde kullanmaları beklenmektedir. Ancak mevcut öğretmen yetiştirme sistemleri, bu beklentileri tam olarak karşılamakta zorlanmaktadır. Bu noktada MEA, öğretmen yetiştirme sürecindeki çeşitli eksiklikleri gidermek amacıyla yapılandırılmıştır.
Öğretmen yetiştirme süreçlerinde karşılaşılan başlıca sorunlar şunlardır:
- Teorik Bilgi Ağırlıklı Eğitim: Eğitim fakültelerinde verilen dersler genellikle teorik ağırlıklıdır ve öğretmen adayları uygulama deneyiminden yoksun olarak mezun olmaktadır inancı yaygındır.
- Sınıf Yönetimi Eksikliği: Öğretmen adaylarının öğrenci yönetimi, kriz yönetimi ve sınıf içi dinamikleri anlama konularında yeterince hazırlıklı/deneyim sahibi olmamaları, mesleğe adaptasyonlarını zorlaştırmaktadır.
- Teknolojiye Uyum Sorunu: Günümüzde eğitimde dijital teknolojiler giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Ancak öğretmen adaylarının teknoloji kullanım becerileri büyük ölçüde yetersiz kabul edilmektedir.
- Mesleki Gelişim Sürekliliği Eksikliği: Mevcut sistemde öğretmenler, mezun olduktan sonra mesleki gelişimlerine yönelik sürekli bir eğitime tabi tutulmamaktadır. Bu da yenilikçi öğretim yaklaşımlarının sınıfa yansımasını zorlaştırmaktadır.
Burada bahsi geçen, örneğin sınıf yönetimi eksikliği başta olmak üzere teknolojiye uyum, mesleki gelişimin sürekliliği ve teorik bilgi ağırlıklı eğitim anlayışı gibi sorun alanları aslında sadece ülkemizin değil, dünya üzerindeki farklı birçok ülkenin öğretmen yetiştirme sistemleri açısından da önem arz etmektedir. Dolayısıyla, önemli bir rekabet unsuru olarak görülen öğretmen yetiştirme süreci, birçok ülke tarafından iyileştirilmesi için çaba sarf edilen, üzerine akademik araştırmalar hatta projeler üretilen, bu konuda her dönem çeşitli yeni fikirlerin öne sürüldüğü ve kısmen hayata geçirildiği, kalkınma odaklı bir gelişim alanıdır. Bu açıdan, MEA’nın yapısı ve işleyişi arasında kurulacak dengeli ve iş birliğine açık yaklaşımlar, ülkemiz öğretmen yetiştirme sisteminin geleceği adına önemli bir kazanç olabilir izlenimi uyanmaktadır.
MEA’nın Yapısı ve İşleyişi
Millî Eğitim Akademisi (MEA), önemli ölçüde hem burada açıklanan eksiklikleri gidermeyi amaçlayan hem de öğretmen yetiştirme sürecini iyileştirmeye yönelik nispeten yeni bir model olarak kurgulanmıştır. Nispeten diyorum, çünkü ülkemiz öğretmen yetiştirme geleneğinde aslında geçmişte aynı adla öncelikle okul yöneticisi yetiştirme ve sonrasında öğretmenlerin mesleki gelişimine odaklanılmasının planlandığı bir akademi kurulması fikrinin, ilgili Millî Eğitim Şûralarında hâlihazırda tartışıldığı ve tartışıldığı şekliyle bir Millî Eğitim Akademisi kurulması fikrinin zaman zaman çeşitli vesilelerle gündeme getirildiği anlaşılmaktadır.
Bu açıdan, yeni kurulan Millî Eğitim Akademisi’nin bütünüyle yeni bir fikir olmadığı, ancak işlevsel olarak işleyişinin önceki görüşlerden/tartışmalardan kısmen ayrılan bir yapıya kavuşturularak önceliği aday öğretmen yetiştirme olan bir kurum olarak Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından kurulmak istendiği anlaşılmaktadır. Yani, gelinen son durumda akademinin işleyişi, öğretmen adaylarının ve mevcut öğretmenlerin sürekli mesleki gelişimlerini desteklemek üzere planlanmıştır. Buna göre, örneğin MEA, Akademi Giriş Sınavı (AGS) gibi ölçütlerle öğretmen adayları arasından aday öğretmenleri seçmekte ve onları teorik ve uygulamalı eğitim süreçlerinden geçirerek mesleğe hazırlamayı planlamaktadır.
MEA’nın eğitim süreci genel olarak şu aşamalardan oluşmaktadır: seçme süreci, temel eğitim, uygulamalı eğitim, sürekli mesleki gelişim ve değerlendirme (bkz. Şekil 1).
Burada Şekil 1 daha yakından incelendiğinde, MEA’da eğitim sürecinin genel olarak beş aşamadan (seçme süreci/aday belirleme, temel eğitim, uygulamalı eğitim, sürekli mesleki gelişim, ölçme ve değerlendirme) oluştuğu anlaşılmaktadır. Buna göre, seçme sürecinde öğretmen adayları AGS gibi sınavlarla veya belirlenen kriterlerle seçilerek temel eğitime alınmakta ve bu aşamada adaylara eğitim psikolojisi, ölçme ve değerlendirme, sınıf yönetimi gibi temel teorik dersler verilmektedir.
Adaylar, daha sonra okullarda deneyimli öğretmenlerle (uzman/başöğretmenler) birlikte çalışarak gerçek sınıf ortamlarında uygulamalı eğitimler görmektedir. Ayrıca, tüm bu süreçte mevcut öğretmenler için de yenilikçi öğretim yöntemleri, teknoloji kullanımı ve liderlik becerilerini geliştirecek modüllerin, sürekli mesleki gelişim kapsamında sunulması planlanmaktadır. Son olarak, ölçme ve değerlendirme açısından aday öğretmenlerin öğretmenlik yetkinlikleri hem teorik hem de pratik ölçütlerle değerlendirilecektir. Öte yandan bu eğitim sürecinin aşamaları açısından en başta ölçme ve değerlendirme aşaması olmak üzere yenilikçi ve özgün bir dokunuşla kurulacak tüm akademiler arasında uygulama birliğinin sağlanarak sürecin zenginleştirilmesi mühim bir gereklilik gibi gözükmektedir. Bu durum sağlanabilirse eğer özellikle de öğretmen adayları açısından önemli ve yenilikçi birtakım bakış açılarını tecrübe edinebilecekleri bir eğitim sürecinin ön görüldüğü söylenilebilir.
MEA’nın Yenilikçi Eğitim Anlayışı
MEA, öğretmen yetiştirme sürecinde yenilikçi bir eğitim anlayışını benimsemektedir (Bkz. Şekil 2).
Bu yenilikçi anlayışın Şekil 2’de paylaşılan temel bileşenleri ise problem temelli öğrenme, simülasyon teknolojileri, dijital öğrenme araçları ve çok disiplinli yaklaşım olarak değerlendirilebilir. Bu minvalde öğretmen adaylarının, öncelikle, sınıf içi problemleri çözmeye yönelik senaryolar üzerinde çalışarak problem çözme becerilerini geliştirebilecekleri. Bu esnada adayların, sanal sınıf ortamlarında öğretim tekniklerini deneyimleyerek uygulama becerilerini artırabilecekleri. Bunun yanı sıra eğitimde yapay zekâ, artırılmış gerçeklik ve çevrim içi eğitim platformları gibi teknolojilerin etkin bir şekilde nasıl kullanılabileceği konusunda tecrübe kazanacakları. Böylece yalnızca kendi branşlarına değil, farklı disiplinlerde de bilgi sahibi olmaya teşvik edilebilecekleri savunulmaktadır.
Burada yenilikçi eğitim anlayışı açısından ortaya konan çok disiplinli yaklaşım gibi temel bileşenlerin akademide tam olarak hangi ölçüde ve kimler tarafından (uzman/başöğretmen ve/veya akademisyen, vb.) uygulamaya geçirileceği henüz bütünüyle netlik kazanmamış olsa da sürecin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi açısından eğitim fakülteleri başta olmak üzere yükseköğretimin birçok farklı alanından çeşitli uzmanların desteğinin talep edilebileceği öngörülebilir görünmektedir. Bu durum zaman içerisinde bütünüyle hayata geçirilebilirse eğer akademinin sürdürülebilirliği açısından göz ardı edilemeyecek önemli bir avantaja dönüşebileceği kabul edilebilir.
MEA’nın Avantajları
Milli Eğitim Akademisi’nin sunduğu avantajlar oldukça çeşitlidir. Bunlar arasında; teorik ve pratik eğitimi bir araya getirerek öğretmenlerin sınıf içi yeterliliklerini artırma ve böylece aday öğretmenlerin daha nitelikli yetişmesini sağlama; günümüz eğitim sistemlerinde vazgeçilmez bir unsur olan dijital araçların öğretmenler/aday öğretmenler tarafından etkin kullanılmasına vesile olarak teknolojiyle bütünleşmiş bir eğitim sunma; AGS ve benzeri nesnel değerlendirme yöntemleriyle öğretmen adaylarının atanmasında liyakati ön plana çıkarma ve bu şekilde öğretmen atamalarında adalete katkının yanında mezun olduktan sonra bile öğretmenlerin gelişim süreçlerini devam ettiren modüller sunarak öğretmenlerin mesleki gelişimini destekleme gibi avantajlar daha fazla öne çıkmaktadır.
Diğer yandan tüm bu olası avantajlarına karşın MEA fikrinin büyük oranda iyimser bir eğitim politikası öngörüsü barındırdığı ve hayata geçirilmesine rağmen henüz teoride kaldığı da bilinmektedir. Bu arada öğretmen atama sürecinin iyileştirilmesi ve MEB’in arzu ettiği şekilde öğretmen niteliğinin adaletli bir şekilde sağlanarak öğretmenlerin mesleki gelişimlerinin desteklenmesi gibi öngörüleri nedeniyle MEA’ya yönelik bazı eleştirilere kapı aralandığı da ortadadır.
MEA’ya Yönelik Eleştiriler ve Güçlükler
Her yeni eğitim sistemi gibi MEA da eleştirilere açıktır. Akademinin karşılaşabileceği başlıca güçlüklerin ise şunlar olacağı tahmin edilmektedir (Bkz. Şekil 3).
Buna göre, Şekil 3’te bürokratik engellerle kastedilen güçlük için, örneğin MEA’nın merkezi bir yapıya sahip olması ve bu durumun eğitim fakülteleri ile iş birliğini zorlaştırabileceği görüşü hâkimdir. Ayrıca, finansal sürdürülebilirlik açısından akademinin uzun vadede ekonomik olarak sürdürülebilir olup olamayacağı, henüz netlik kazanmayan ve merak edilen bir konudur. Öğretmen eğitiminin üniversitelerden ayrılması ise üzerinde dikkatle durulması gereken ayrı bir güçlük olarak ele alınabilir. Çünkü MEA’nın öğretmen eğitimini bağımsız bir sistem olarak yürütmesi, eğitim fakültelerinin rolünü sorgulatmaktadır. Burada, eğitimde tek tip model tehlikesinin, tüm öğretmenleri aynı modelde yetiştirmenin farklı öğretim yaklaşımlarının önüne geçebileceği endişesini de beraberinde getirebileceği ve bu endişenin nasıl giderileceğinin bir güçlük oluşturduğu görülmektedir.
Bu bağlamda, MEA için sıralanabilecek olası güçlükler arasında en çok öne çıkanın, öğretmen yetiştirme açısından eğitim fakültelerinin rolünün ne olacağı konusunda kamuoyuna tatmin edici bir açıklamanın hâlen yeterince sunulmamış ya da dile getirilmemiş olmasında yattığı düşünülebilir. Başka bir anlatımla, genel bir sıralama yapılacak olursa eğitim fakültelerinin rolünün ne olacağı ve diğer tahmin edilen olası güçlükler karşısında MEA politikası için sunulacak yanıtın gerçekliği ve geçerliliğine bağlı olarak, bu güçlükler ya tolere edilebilir ya da göz ardı edilebilir hâle gelecektir.
Sonuç: MEA Eğitimde Geleceği Şekillendirebilir Mi?
Millî Eğitim Akademisi, Türkiye’de öğretmen yetiştirme süreçlerinde köklü bir dönüşüm başlatma potansiyeline sahiptir. Ancak, akademinin başarılı olabilmesi için şu konulara özen gösterilmelidir: eğitim fakülteleri ile koordinasyon sağlanmalı, finansal sürdürülebilirlik planları oluşturulmalı, öğretmen adaylarının ihtiyaçlarına uygun esnek eğitim modelleri geliştirilmeli ve akademinin pilot uygulamalarla test edilmesi sağlanmalıdır.
MEA, yalnızca bir eğitim politikası değil, aynı zamanda öğretmenlik mesleğinin geleceğini inşa edecek bir platform olarak tasarlanmalıdır. Doğru uygulamalar ve bilimsel yaklaşımlarla desteklenirse, bu model Türkiye’nin eğitimde yenilikçi ve sürdürülebilir bir vizyona sahip olmasını sağlayabilir.
Sonuç olarak, MEA’nın etkili bir şekilde uygulanması ve eğitim fakülteleri ile uyum içinde çalışması, uzun vadede eğitim sistemine önemli katkılar sunabilir. Ancak, süreç içinde karşılaşılabilecek sorunlar ve güçlükler dikkate alınmalı ve sistem, eğitimde kaliteyi artırmaya yönelik olarak sürekli güncellenmelidir.