Çalışma hayatıyla ilgili sıkça başvurulan iş, iş gücü ve istihdam ilişkileri son 20 yıldır büyük bir dönüşüm geçirmektedir. Bu dönüşüme neden olan birçok etken olsa da üretim ve tüketim modellerindeki değişim, küreselleşme, bilgi ve iletişim teknolojilerindeki ilerleme ve özellikle son yıllarda yapay zekâ ve dijital teknolojilerin gelişimi temel etkenler arasında sayılabilir. Dördüncü endüstriyel devrim (Endüstri 4.0) ve sanayi sonrası toplum olarak da adlandırılan bu süreçle birlikte iş gücü; bilgi ve uzmanlık gerektiren profesyonel işlere yönelmiştir. Dolayısıyla artık günümüzde çalışma yaşamı, bedensel güç gerektiren mavi yakalı işler yerine zihin emeğine dayalı beyaz yakalı işlerin hâkim olduğu bir yapıya sahiptir. Nitekim bu durum istihdamın sektörel dağılımında yaşanan değişimi gösteren somut bir şekilde görülmektedir. Son 20 yılda OECD ülkelerinde de Türkiye’de de iş gücünde tarım sektörünün oranı azalırken hizmetler sektörünün oranı artmaktadır. Ancak OECD ülkelerinde sanayiden hizmetlere istikrarlı bir değişim yaşanırken Türkiye’de bu değişim tarımdan hizmetlere doğru gerçekleşmiştir. Türkiye bu değişime rağmen hâla hizmetler sektöründe, OECD ülkelerinin gerisinde kalmaktadır.
İş gücünde yaşanan bu değişim Şekil 2’de istihdam edilenlerin yıllara göre meslek grupları içerisindeki oranlarında da görülmektedir. Özellikle 2010-2022 arasında büro ve müşteri hizmetlerinde çalışanlar, hizmet ve satış elemanları en yüksek artış gösteren meslek grupları arasındadır. Buna karşın tarımsal işlerde çalışanların oranının düştüğü ve buradan niteliksiz işlerde çalışanlara doğru bir geçiş olduğu görülmektedir. Ancak iş gücünün ve istihdamın tarımdan hizmetlere doğru geçiyor olması Türkiye’nin sanayi sonrası bilgi toplumuna doğru ilerlediğini gösterse de nitelikli iş gücünün artışıyla istihdam arasında doğru bir orantı sağlanamamıştır. Bu durum da işsizlik gibi toplumsal sorunları ortaya çıkarmaktadır.
İş gücünde yaşanan bu değişim istihdam edilenlerin yıllara göre meslek grupları içerisindeki oranlarında da görülmektedir. Özellikle 2010-2022 arasında büro ve müşteri hizmetlerinde çalışanlar, hizmet ve satış elemanları en yüksek artış gösteren meslek grupları arasındadır. Buna karşın tarımsal işlerde çalışanların oranının düştüğü ve buradan niteliksiz işlerde çalışanlara doğru bir geçiş olduğu görülmektedir. Ancak iş gücünün ve istihdamın tarımdan hizmetlere doğru geçiyor olması Türkiye’nin sanayi sonrası bilgi toplumuna doğru ilerlediğini gösterse de nitelikli iş gücünün artışıyla istihdam arasında doğru bir orantı sağlanamamıştır. Bu durum da işsizlik gibi toplumsal sorunları ortaya çıkarmaktadır.
Türkiye’de çalışma yaşamıyla ilgili bu değişimler ön plana çıkarken Dünya’da mevcut otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojilerin ekonomi üzerindeki etkisi giderek artmakta, bu durumun iş ve mesleklerin geleceğini nasıl etkileyeceği konusunda tartışmalar yürütülmektedir. Nitekim Dünya Ekonomi Forum’unun (World Economic Forum) hazırladığı “Geleceğin İşleri Raporu”na göre (Future of Jobs Report 2023) iş gücü piyasaları; yapay zekânın çağ atlamasıyla yaşanan teknolojik gelişmelerin yanı sıra ekonomik, jeopolitik bozulmalar ve artan sosyal ve çevresel baskılardan dolayı dönüşüm geçirmektedir. Buradan hareketle raporda 2023-2027 yılları arasında makro ekonomik trendler ve teknoloji trendlerinin işler ve beceriler üzerindeki etkisi araştırılmaktadır.
Makro trendlerin iş üzerindeki etkisini küresel ve Türkiye boyutuyla karşılaştırmalı bir şekilde gösteren şekilde görüldüğü üzere işletmeler tarafından önümüzdeki beş yıl içinde kuruluşları üzerinde en etkili net istihdam yaratan üç makro trend; iklim değişikliği kaynaklı yatırımların uyum faaliyetlerine yönlendirilmesi, yeni ve öncü teknolojilerin daha fazla benimsenmesi ve çevresel, sosyal ve yönetim standartlarının daha geniş çapta uygulanmasıdır. Ayrıca Türkiye’ye bu etkinin daha büyük oranda yansıdığı görülmektedir. Türkiye’de iş gücü küresel ekonomik trendleri henüz yakalayabilmiş değildir. Dolayısıyla ekonomik ve teknolojik anlamda yaşanacak gelişmeler Türkiye’de daha fazla etki yaratacaktır. Bu nedenle olumsuz durumlardan da daha hızlı bir şekilde etkilenecektir. Örneğin daha yavaş ekonomik büyüme, tedarik sıkıntısı ve artan girdi maliyetleri iş yıkımına neden olacaktır. Özellikle Türkiye’de bu oranın sırasıyla %-40 ve %-43 oranında gerçekleşeceği düşünülmektedir.
Teknolojiye uyum sağlamanın işler üzerindeki beklenen etkisine bakıldığında ise büyük veri analizinin Türkiye için %82 oranında, küresel boyutta ise %58 oranında istihdamın artışında büyük bir itici güce sahip olduğu görülmektedir. Dikkat çeken büyük farklılıklardan bir tanesi, yapay zekânın küresel boyutta yaratacağı istihdam %25.6 iken Türkiye’de %56 oranında olmasıdır. Bu durum Türkiye’nin yapay zekâ teknolojilerini iş gücünde kullanımında yaşadığı gecikmeden kaynaklanmaktadır. Ayrıca genel olarak Türkiye iş gücü, teknolojik gelişmelere uyum sağladığında küresel boyutta beklenen etkiden daha fazla olumlu bir etki beklenmektedir. Bu durum yaşanacak toplumsal gelişme ile birlikte eş zamanlı olarak ortaya çıkacak istihdamı göstermektedir. Ancak bunların sağlanabilmesi için nitelikli iş gücü oranının artması ve gerekli ekonomik şartlara sahip olunması gerekmektedir.
Makro trendlere ve teknolojiye uyum sağlamanın birçok anlamda istihdamı arttıracağı düşünülmektedir. Ancak raporda küresel boyutta 673 milyon işten 69 milyon yapısal bir iş istihdamı sağlansa da 83 milyonluk işin yok olacağı ortaya çıkmaktadır. Yaratılan istihdam ile yok olan işler karşılaştırıldığında iş gücünde 14 milyonluk net bir azalma meydana gelmektedir. Bu ise mevcut istihdamın %2’sine denk gelmektedir. Bu bağlamda gelecekte teknolojiyle ilgili en hızlı büyüyen yeni meslekler; yapay zekâ ve makine öğrenim uzmanları, sürdürülebilirlik uzmanları, iş zekâsı analistleri ve bilgi güvenliği analistleri olacaktır. Bunlara ek olarak ekonomiler yenilenebilir enerjiye doğru yöneldikçe enerji mühendisleri, güneş enerjisi kurulum ve sistem mühendisleri hızlı bir büyüme kat edecektir. [1]
Teknolojik gelişmeler iş gücü için yeni istihdam alanları yaratırken eş zamanlı olarak bazı mesleklerin yok olmasına da neden olacaktır. Örneğin görselde büyüklüklerine göre en hızlı yükseliş gösteren ve en hızlı düşüş gösteren 10 meslek yer almaktadır. En hızlı düşüş gösteren mesleklerin büyük oranda büro veya sekreterlik işleri ile ilgili olduğu görülmektedir. Bunun yanı sıra güvenlik görevliliği, kasiyerlik ve posta servisi yapan memurlarının da mesleklerinde gelecek 5 yıl içerisinde düşüş yaşanması beklenmektedir.
Eğitim, tarım ve dijital ticaret alanlarıyla ilgili mesleklerde ise büyük ölçekli istihdam artışı beklenmektedir. Nitekim raporda özellikle tarımsal ekipman operatörlerine yönelik işlerin yaklaşık %30 oranında bir artış gerçekleşmesi bu artışın da 3 milyon ek istihdam yaratılacağı düşünülmektedir. Eğitim sektöründe yaklaşık %10 oranında bir büyüme ön görülürken mesleki eğitim öğretmenleri ve üniversite ve yükseköğretim elemanlarının mesleklerinde 3 milyonluk ek iş yaratması beklenmektedir. Dolayısıyla bazı mesleklerin iş gücünde istihdam oranı düşerken bazılarının ise artmaktadır. Önemli olan ülkelerin bu gelişmeleri dikkate alarak ekonomi politikalarını yapmaları ve uygulamalarıdır.
Değişen ve dönüşen çalışma yaşamına uyum sağlanabilmesi için iş yerlerinde çalışanlardan beklenen beceriler de farklılaşmaktadır. Nitekim çalışanlar için en önemli 10 beceri arasında ilk sırada analitik düşünme yer almaktadır. Beklenen bir diğer bilişsel beceri ise yaratıcı düşünmedir. Dayanıklılık, esneklik ve çeviklik ise öz yeterlilik becerisi olarak üçüncü sırada yer almaktadır. Dikkat çeken temel becerilerden altıncı sırada teknoloji okuryazarlığı bulunmaktadır çünkü dijital araçların etkin kullanımı artık iş dünyası için büyük bir gerekliliktir. Dijitalleşen ve küreselleşen dünyada işler de meslekler de değişmekte bu değişimle eş zamanlı olarak çalışanlardan da bu değişime uyum sağlayabilecekleri becerilere sahip olmaları beklenmektedir.
Sonuç olarak 2000 sonrası dünyada ve Türkiye’de sanayiden bilgi toplumuna geçiş hızlanmış dijital teknolojilerin çalışma yaşamına entegrasyonu ilerlemiştir. Bu gelişmeler iş gücünün sektörel dağılımını etkileyerek yeni iş ve istihdam yaratacağı gibi bazı işlerin de hızlı bir düşüş yaşamasına neden olacaktır. Özellikle Türkiye’nin makro ekonomik trendleri takip ederek, dijital teknolojileri çalışma yaşamına entegre etmesi gerekmektedir. Ancak gelecekte en hızlı düşüş yaşayacak meslek grupları Türkiye’nin mevcut iş gücünün yaklaşık %40’ına denk gelmektedir. Bu nedenle alınacak ekonomik kararlar ile mevcut iş gücünün yapısı dikkate alınmalı ve istihdam politikaları buna göre belirlenmelidir.
[1] WEF, “Future of Jobs Report”.