Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2021 yılına ilişkin gelir dağılımı sonuçlarını yansıtan “Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2022” verilerini açıkladı. Araştırma, ekonomik istikrarsızlık süreci devam ederken, en yoksul ve en zengin arasındaki uçurumun derinleştiği, orta gelir gruplarındaki gelir ve konum kaybının devam ettiği bir toplumsal yapı resmi sunuyor.
Gelir dağılımı eşitsizliğini ölçen en temel ölçüm yöntemlerinden biri olan Gini katsayısı sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımındaki eşitliği, 1’e yaklaştıkça ise gelir dağılımındaki eşitsizliği gösterir. Büyüme ve devlet destekli transferlerle 2014’e kadar 0,391’e gerileyen Gini katsayısı, ekonomik istikrarsızlıkların gelir dağılımını bozucu etkisiyle 2015’den 2018’e kadar arttı. 2019’da 0,395 gerileyen Gini katsayısı döviz kuru krizi ve pandeminin gelir dağılımı üzerindeki etkilerinin görülmesiyle yükselişini sürdürüyor. 2021 verilerini yansıtan 2022 araştırma sonuçlarına göre Gini, bir önceki yıla göre 0,014 puan artış ile 0,415 olarak tespit edildi. Bu katsayı, 2008 Küresel krizinin yıkıcı etkisinin görüldüğü 2009 yılına ait Gini katsayısı ile aynı değerde.
TÜİK bu yıl gelir dağılımı verilerinde ilk defa sosyal transferlerin gelir dağılımı üzerindeki etkisinin izlenebilmesi için sosyal transferler dahil ve hariç Gini katsayılarını yayınladı. 2006 yılından bu yana değişimin takip edilebildiği verilerde sosyal transferlerin hanehalkı gelirine eklenmeden hesaplanan Gini katsayısının 2015 yılına kadar 0,45 düzeyinde kaldığı, sonrasında ise yükselmeye devam ettiği görülüyor. Son iki yıldır ise Gini katsayısı 0,48’i aşıyor. Bu durumda emekli ve dul-yetim maaşları 2022 yılı itibariyle Gini’nin azalmasında 0,07 puana kadar etkili oluyor. Genel eşitsizliği 2006’da 0,03 puan civarında düşüren emekli gelirlerinin son on beş yılda toplam gelir içerisinde emekli transferlerinin payındaki artışla birlikte olumlu etkisinin arttığını söylemek mümkün. Transfer gelirleri içerisinde sosyal yardımların etkisinin ise pandeminin etkili olduğu 2019-2020 yıllarında 0,01 puan düşüş sağladığı, 2021’de ise önceki yıllardaki ortalama 0,008 oranına gerilediği görülüyor.
Bu durum devletin hanelere çocuk yardımı, konut ve kira yardımı, yoksul hanehalklarına doğrudan yapılan diğer sosyal yardımların eşitsizliği azaltmada etkili olmadığını da göstermekte. Toplamda ise transferlerin gelir eşitsizliğini düşürmeye yönelik etkisi OECD ve Türkiye ile benzer gelir dağılımına sahip ülkelerle karşılaştırıldığında oldukça düşük seviyelerde. Dolayısıyla sosyal devlet ilkesinin önemli bir ayağı olan sosyal transferler gerçekleşse de gelir dağılımı bozulmaya devam ediyor.
En Üst ve En Alt Yüzdeler Arasındaki Fark Açılıyor
Nüfusun gelirden aldığı payın yüzde yirmilik dilimleme yöntemiyle analiz edilmesi gelir grupları arasındaki gelir eşitsizliğinde meydana gelen değişime dair daha açık resim sunuyor. Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir geliri esas alınarak yapılan hesaplamaya göre en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay 1,3 puan artarak %48,0’a çıkarken, en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay 0,1 puan azalarak %6,0 oldu. En alttakiler ile en tepedekiler arasındaki farkı daha açık olarak görebilmek nüfusu onluk ve beşlik gelir dilimleri halinde inceleyerek de mümkün. Dilimler küçüldükçe gelir eşitsizliğine ilişkin daha çarpıcı sonuçlar ortaya çıkıyor.
En üst ve alt yüzde 10’luk dilimlerin gelir dağılımından aldıkları paylar daha yakından incelendiğinde en zengin yüzde 10’un 2010 yılına kadar toplam gelir içindeki düşen payı 2022’ye kadar dalgalanmalarla yükselmeye devam ediyor. 2021 yılında %31,5 paya sahip en zengin yüzde 10’un payı 2022’de 1,7 puan artarak %33,2’ye çıkarken, en alt yüzde 10’un payı sabit kaldı. Bu dağılımda çarpıcı olan en alt gelir gruplarının payının sabit kalırken en tepedeki yoğunlaşmadır. Nitekim en zengin yüzde 10’un sahip olduğu %33,2’lik dilim içerisinde en tepedeki 5’lik gelir grup geçtiğimiz yıldan bu yıla payını 2,0 puan arttırarak %23,3’e yükseltmiştir. Bu oran aynı zamanda 2006’dan bu yana yüzde en tepedeki yüzde 5’in aldığı en büyük oran.
Gelir dağılımının en tepesindeki ve en alttakiler arasındaki farka yüzde 20’lik dilimlerle bakıldığında 7,9 kat; yüzde 10’lik dilimlerle 14,18 kat; yüzde 5’lik dilimlerle ise 26,2 kattır. Son iki yılda en alt gelir gruplarının payı sabit kalırken, en tepedekilerin toplam gelirden aldıkları pay artmaktadır. Öte yandan anket yoluyla toplanan gelir dağılımı verilerinin en tepedekilerin gelir bilgisine ulaşmadaki kısıtlılıkları düşünüldüğünde aradaki farkın çok daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
Maaş ve Ücret Gelirlerinin Payı Düşüyor
Hanehalkı gelir dağılımı anketlerinde gelirin üretim faktörü sahipleri arasındaki dağılımına ilişkin verileri yayınlayan TÜİK, gelirleri; emek gelirleri, gayrimenkul kirası, menkul kıymet gelirleri, müteşebbis gelirleri olarak tasnif etmektedir. Herhangi bir üretim faktörü karşılığı olmaksızın yaptığı ödemeleri de transfer gelirleri olarak belirtmektedir.
2021 yılı gelir bilgileri esas alınan veriye göre maaş ve ücretlerin toplam gelirden aldıkları pay düşerken sermaye geliri olarak belirtilebilecek müteşebbis gelirleri ve finansal işlem geliri olan menkul kıymet gelirlerinde artış görülmektedir. Toplam gelir içesinde en yüksek paya sahip maaş, ücret ve yevmiye gelirleri, 2016 yılından bu yana dalgalanmalarla payı düşmeye devam etmektedir. 2021 yılında da toplam gelir içerisindeki payı 0,6 puan düşerek %48,9’a gerilemiştir. 2020’de yoğun olarak yaşanan ve 2021’de etkileri devam eden COVID-19 pandemisinin etkilerinin en fazla ücretli kesimi etkilemesi ve ardından döviz kurundaki yükseliş ve yüksek enflasyon maaş ve ücret gelirlerinin toplam gelirden aldığı payın düşmesinde etkili olmuştur. Önceki yıllardan farklı olarak diğer bir gelişme ise müteşebbis gelirlerinin aldığı paydaki yükselmedir. 2016 yılından bu yana toplam gelirden aldığı pay düşen müteşebbis gelirlerinin payı bir önceki seneye göre 3,5 puanlık artışla %21’e yükselmiştir.
Toplam gelir içerisinde payı yükselen bir diğer gelir türü de menkul kıymettir. 2021’deki döviz kurlarındaki dalgalanmalar yatırımlarını korumaya çalışanları borsaya, hisse senetleri ve yatırım fonlarına yöneltti. Nitekim bankalardaki toplam aktif gelir ve net faiz gelirlerindeki hızlı büyümeden de takip edilebilecek bu durum menkul kıymet gelirlerine yansımış, toplam gelir içerisindeki payını %3,5 yükselmiştir. 2020’de pandeminin etkilerini hafifletmek amacıyla devlet tarafından yapılan transferler de 2021’de eski oranlarına inmiştir. 2021 verilerine göre transferlerin payı %26,7 iken 2022 verisinde bu oran %23,2’tür.
Orta Sınıfların Gelir ve Konum Kaybı Devam Ediyor
Artan eşitsizlikteki en dikkat çeken husus en üst yüzdelik grupların toplam gelirden aldığı payın sürekli artıyor ve en alt gelir gruplarının ise sabit kalıyor oluşudur. Toplam gelirin paylaşımında aradaki farkın açılması eşitsizlik için elbette anlamlı bir göstergedir. Ancak eşitsizliğin toplumdaki tezahürlerinin yaygın etkisi orta gelir grubunun değişimiyle daha açık hale gelmektedir. 2012-2022 arasında yüzde 5’lik gelir gruplarının toplam gelirden aldıkları payın değişimini gösteren aşağıdaki grafik, orta gelir grubunun son on yılda daralan payını açıkça göstermektedir. Bu dönem içerisinde en alt yüzde 50 ve en zengin yüzde 5’in toplam gelir içerisindeki payı artarken, orta ve üst orta gelir grubu içerisinde yer alan 11-18 gelir gruplarının payları azalmaktadır. Gelir dağılımdan 60. gelir diliminden sonra daha net olarak görülebilen daralma 95. gelir grubuna gelene kadar daha büyük oranlarda artmaktadır.
Orta gelir gruplarındaki kayma TÜİK’in ilk defa bu yıl itibarıyla yayınladığı yüzde 10’luk gelir grupları arasındaki geçiş istatistiklerinden de takip edilebilmekte. 2019-2022 panel verisinden hareketle yapılan hesaplamaya göre 2021 yılında en yoksul yüzde 10’luk dilimdeki fertlerin %55,4’ü 2022 yılında da aynı gelir grubunda bulunmaya devam ederken %21’i bir üst gelir grubuna, %23,7’si ise birden fazla basamak yükseldi. En zengin yüzde 10’luk gelir grubundaki fertlerin ise %70,5’i konumlarını korurken sadece %21’i bir basamak geriledi. En zenginler arasında birden fazla basamak gerileyenlerin oranı ise çok düşük, %8,3. En yoksul ve en zengin yüzde 10’luk gelir gruplarında durumu değişmeyenlerin oranının tüm gelir grupları arasında en yüksek oranda olması Türkiye’de yoksulluğun ve zenginliğin görece daha sabit konumlar olduğunu gösteriyor.
%10’luk gelir grubu bir gruptan fazla azalan | %10’luk gelir grubu bir grup azalan | %10’luk gelir grubu değişmeyen | %10’luk gelir grubu bir grup artan | %10’luk gelir grubu bir gruptan fazla artan | |
İlk %10 | – | – | 55,4 | 21,0 | 23,7 |
İkinci %10 | – | 27,0 | 33,1 | 17,7 | 22,2 |
Üçüncü %10 | 8,8 | 25,3 | 28,1 | 15,2 | 22,6 |
Dördüncü %10 | 14,2 | 24,2 | 25,2 | 17,0 | 19,4 |
Beşinci %10 | 20,4 | 24,3 | 20,0 | 15,6 | 19,7 |
Altıncı %10 | 19,6 | 25,7 | 24,6 | 15,6 | 14,6 |
Yedinci %10 | 21,7 | 25,0 | 25,1 | 19,0 | 9,3 |
Sekizinci %10 | 18,8 | 27,7 | 28,5 | 19,1 | 6,0 |
Dokuzuncu %10 | 14,8 | 25,3 | 42,4 | 17,5 | – |
Son %10 | 8,3 | 21,1 | 70,5 | – | – |
Orta gelir gruplarında ise aşağı doğru bir hareketlilik söz konusu. Nitekim en yoksuldan ve zenginden orta gelir gruplarına yaklaştıkça aynı gelir grubunda kalan fertlerin oranı düşüyor. Gelir dağılımının 5., 6., ve 7. gelir dilimlerindeki fertlerden konumlarını koruyanların oranı %20-25 arasında. Bu gelir gruplarındakiler aynı zamanda yüzde 10’luk gelir grubu bir gruptan fazla azalanlar arasında da en yüksek orana sahip gelir grupları. Bu durum orta gelir grubundaki fertlerin en fazla gelir ve konum kaybı yaşadıklarını gösteriyor. 5., 6. ve 7. gelir grubundaki fertlerin diğer gruplara geçişlerine baktığımızda yaklaşık dörtte birinin konumunu korudukları, %20,6’sının bulundukları gelir grubundan birden fazla basamak geriye düştüğü görülüyor. Yine bu üç grubun üst gelir gruplarına birden fazla basamakla yükselme oranı ise %14,5. Üst orta gelir grubunda yer alan 8. yüzde 10’luk gruptaki fertlerin ise bir (%27,7) ve birden fazla (%18,8) gelir grubu düşme durumları diğer gelir gruplarıyla karşılaştırıldığında oldukça yüksek.
Sonuç
Türkiye’de toplumun “orta direği” ve “ağırlık merkezi” olan orta sınıflar için artan eşitsizlikler bulundukları konumda kalmalarına imkan vermiyor. 2000’lerin başındaki büyüme ile birlikte girişimcilik fırsatlarından istihdamdaki konumlanmaya, sosyal hizmetlere erişimden alım gücünün artmasına kadar refahı genişleyen orta sınıflar için 2010 yılından bu yana gelir ve konumlarındaki daralma devam ediyor. Çoğunluğu kendi hesabına ya da ücretli çalışanlardan oluşan orta sınıflar içerisinde ücretlilerin ağırlığı ise her geçen yıl artıyor.
Ne var ki genel olarak ücretli çalışan oranı artmasına rağmen emeğin gelirden aldığı pay azalmakta. Bu durum, işgücünün işteki durumuna göre dağılımı ve istihdam edilenlerin yıllık ortalama iş geliriyle birlikte değerlendirildiğinde daha açık görülebiliyor. Nitekim 2020 ve 2021 yılları arasında işverenlerin esas iş gelirleri %61,8 oranında artarken kendi hesabına çalışanların %55, maaşlı ve ücretli çalışanların ise %21,5 artmış. İşverenlerin kazançları ile ücretlilerin ve kendi hesabına çalışanların kazançları arasındaki mesafe artarken orta gelir gruplarının konum kayıpları daha anlamlı hale geliyor.
Ekonomik istikrarsızlıkların yaşandığı dönemler, uygulanan politikalar ve ekonomiyi etkileyen dinamiklerle birlikte gelir dağılımını bozucu etkiye sahip. Büyümenin yavaşlaması, döviz kurlarındaki dalgalanmalar, enflasyon gibi faktörler farklı gelir gruplarını sahip olduğu üretim faktörü ve gelire göre farklı şekillerde etkiliyor. 2015 sonrası başlayan gelir dağılımındaki bozulma son sekiz yılda iktisadi, siyasi ve toplumsal krizlerle daha çok derinleşiyor. 2021 yılı verilerini gösteren son araştırma da emeğin sermaye karşısındaki konumunun zayıflamaya devam ettiğini, en yoksul ve en zengin arasındaki uçurumun derinleştiğini, orta gelir gruplarındaki gelir ve konum kaybının arttığını gösteriyor.
***
Görsel: Jose Velez / Money