Bu mülakat Müslüman Dünyada Fikri Birikimler Bülteni‘nde yayınlanmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı Kurum Başkanı Abdullah Eren’e ve mülakatı gerçekleştiren Selvanur Demircan ve Büşra İnce’ye teşekkür ederiz.
2021 yılının başından beri yayımladığımız Müslüman Dünyadan Fikrî Birikimler Bülteni’nde 43 ülkeden 250’ye yakın sivil toplum, düşünce ve araştırma kuruluşlarını takip ederek Müslüman toplumların fikrî gündemlerinin nabzını tutmaya çalışıyoruz. Sizlerle de YTB’nin Kardeş Topluluklar ve Müslüman coğrafya ile ilgili faaliyetlerini konuşmak istiyoruz. YTB hangi misyonla hareket etmekte, neyi amaçlamakta ve hangi boşluğu doldurmaktadır?
YTB, Türkiye Cumhuriyeti’nin özellikle son 20 yılda dış politikada hayata geçirdiği paradigma değişikliğinin ve yapmış olduğu ölçek artırımının kazanımı olan vizyon kurumlardan bir tanesidir diyebiliriz. YTB, bugün yaklaşık 7 milyona ulaşan Türk diasporası başta olmak üzere, ülkemizle ortak tarih-kültür mirasını paylaşan, geniş bir coğrafyaya yayılmış soydaş ve akraba topluluklarla ilgileniyor. Mensuplarının çoğu Avrupa kıtasında yaşayan Türk diasporasının haklarını ve kültürel kimliğini korumasına destek olurken, soydaş ve akraba topluluklarla aramızdaki ilişkinin, uluslararası eğitim ve ortak kültür unsurlarından yararlanarak modern iş birliklerine dönüşmesi için çaba harcıyor. Tüm bunları yaparken faaliyet alanlarımızda ilgili ülkelerle Türkiye arasındaki iş birliklerini de önemsiyoruz.
Siz konuşmalarınızda sıklıkla “kardeş topluluklar” ve gönül coğrafyası” kavramını zikrediyorsunuz. “Gönül coğrafyası” kavramı bize ne anlatır? Gönül coğrafyasının sınırları var mıdır, nereleri kapsar? Türkiye gönül coğrafyasının neresinde durur?
Soydaş ve akraba topluluklara, genel olarak, dilimizde özel bir anlamı bulunan “kardeş” sıfatını yakıştırıyoruz. Bu kardeş topluluklarımızın yaşadığı geniş coğrafyayı da yine dilimizde manevî bir anlamı bulunan “gönül” sözüyle tanımlıyoruz. Çünkü bu coğrafya ve toplulukların hepsinde, bize daha sıcak gelen, kendimizden de bir şeyler bulduğumuz, müşterek somut ve soyut varlıklar mevcut: tarihî eserler, yazma eserler, şahsiyetler, fikir ve dünya görüşü gibi. Balkanlar’dan Ortadoğu’ya, Kuzey Afrika’dan Kafkasya ve Orta Asya’ya kadar uzanan çok sayıda ülkedeki kardeş topluluklarımız, Türk diasporası gibi ülkemize vatandaşlık bağıyla bağlı değil. Fakat tarihte kültürel olarak yoğun bir alışverişimizin olduğu bu topluluklarla aramızdaki bağlar, bizi ortak bir medeniyet dairesi içinde buluşturmakta olup birliktelik inşamızın da önemli bileşenlerindendir. Sözü edilen toplulukların birçoğuyla geçmişte aynı devlet çatısı altında yaşadığımız ve ülkemizin bu toplulukları da içine alan medeniyetin öncülerinden biri olduğu da unutulmamalıdır. Bununla birlikte YTB’nin 11 yılı aşkın çalışmaları, “gönül coğrafyasının” sınırlarını daha da genişletmiş ve pek çok uluslararası öğrencinin eğitim için Türkiye’yi tercih ettiği Latin Amerika gibi coğrafyaları da kapsamıştır diyebiliriz.
YTB Balkanlar’dan Kafkasya’ya, Asya’dan Amerika’ya pek çok bölgede kapsamı ve türü çok çeşitli etkinlikler gerçekleştiriyor. YTB’nin faaliyetleri bölgelerin kendine has dinamiklerine göre değişkenlik göstermekte midir? Hangi bölgelerde hangi tür faaliyetler, niçin öne çıkmaktadır? Kısaca örneklendirerek Müslüman toplumlara dair genel bir bakış açısı sunabilir misiniz?
YTB, yurt dışındaki vatandaşlarımıza yönelik çalışmaları itibariyle Türkiye’nin diaspora kurumu olmasının yanı sıra ortak tarih, kültür, din, dil gibi müşterek değerler paylaştığımız topluluklarla ülkemiz arasındaki temasın da kurumsal bir dayanağıdır. Bu bakımdan Avrupa başta olmak üzere dünyanın dört bir yanına göç etmiş vatandaşlarımızın bulundukları ülkeler ile kültürümüzün izlerinin bulunduğu uzun tarih ve geniş coğrafya düşünüldüğünde, YTB’nin faaliyet alanının ne denli geniş olduğu tahayyül edilebilir. Bu geniş alana, 160’tan fazla ülkeden uluslararası öğrencilerimiz ve Türkiye mezunlarımız da eklendiğinde YTB olarak dünyanın her bölgesinde var olduğumuz ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple de faaliyet yürüttüğümüz coğrafyanın sınırlarını çizerken “siz neredeyseniz, biz oradayız” diyor ve bu şiarla çalışıyoruz.
Bu kadar geniş bir coğrafya ve farklı alanlarda çalışmanın doğal bir sonucu olarak her bir bölgedeki faaliyetlerimiz, o bölgede sorumluluk hissettiğimiz yahut iş birliğini güçlendirmek istediğimiz toplulukların ihtiyaçlarına göre değişiklik göstermektedir. Yurt dışındaki vatandaşlarımız söz konusu olduğunda, onların yaşadıkları ülkelerde haklarının korunmasını, kültürel kimliklerinin muhafaza edilmesini ve ana vatanları ile bağlarının taze kalmasını desteklemek üzerine faaliyetler yoğunluk kazanmaktadır. Kardeş topluluklar özelinde ise sosyal ve kültürel iş birliklerinden eğitim desteklerine, ortak kültürel mirasımızın muhafazasından entelektüeller arasındaki etkileşimin artırılmasına kadar aynı medeniyet havzasında bulunmanın oluşturduğu doğal bir iş birliği yaklaşımıyla faaliyetler gerçekleştiriyoruz. Bunların tamamındaki değişmeyen amacımız ise karşılıklı fayda esasına göre beşerî yapılar arasındaki bağları güçlendirmek.
Bu faaliyetler de benzer şekilde coğrafya ve göre çeşitlilik arz etmektedir. Örneğin Türkçe konuşan ve farklı göç hareketliliklerinin neticesinde başka ülkelerin sınırları dâhilinde kalan soydaşlarımızla (Kosova, Bulgaristan, Makedonya, Batı topluluğa Trakya, Irak Türkleri, vb.) kurduğumuz ilişkilerde ön plana çıkan faaliyetler ana dil ve ana dilde eğitim ağırlıklı olurken; Ortadoğu ve Kuzey Afrikalı gençler için yapılan faaliyetlerde ön plana çıkan, toplumlarımız arasındaki iş birliğinin potansiyeline ulaşılabilmesi için ortak kültürel değerlerimizin yahut ülkemizdeki kültür hazinelerinin tanıtılmasını kapsayan geziler ve yaz okulları benzeri kültürel etkinlikler olabilmektedir.
Diğer yandan, soydaşlarımızla hemhâl olmak ve tarihteki acı tecrübeleri hatırda tutarak tekrar yaşanmalarına engel olmak adına sürgün ve göç benzeri önemli tarihî olayların anılmasına ve bunlarla ilgili yazın oluşturularak akademik araştırmalara kaynak sağlanmasına yönelik anma günleri tertip edilmekte, belgesel çalışmaları yapılmakta, basılı eserlere destek verilmektedir. Ahıska Sürgünü, Kırım Tatar Sürgünü, Bulgaristan’dan Zorunlu Göç, Dr. Sadık Ahmet gibi gerçekleştirdiğimiz anma günü, belgesel ve kitap çalışmaları bunlar arasında zikredilebilir. Yine Azerbaycan Düşünce Tarihi ve Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce gibi kitap çalışmalarımızda olduğu üzere derin tarihî bağımızın bulunduğu topluluklar ve coğrafyalardaki faaliyetlerimiz de temel dayanağını yine oradaki mevcut ortak tarihi, beşerî ve fikri sermayemizden almaktadır. Bununla birlikte Latin Amerika gibi nispeten uzak coğrafyalarla bile uluslararası öğrenci hareketliliğinde dünya markamız olan “Türkiye Bursları” kapsamında ilişki kurulmakta, buradaki ülkelere eğitim destekleri sağlanmakta ve “KATİP” gibi programlarla profesyoneller arasında tecrübe paylaşımı ağırlıklı faaliyetler gerçekleştirilmektedir.
Temas ettiğimiz coğrafya ve topluluklarla ortak yürüttüğümüz faaliyetlerin türleri bu ve benzeri şekillerde çeşitlense de çoğunluğu Müslüman olan kardeş topluluklarımız ile paylaştığımız ortak miras, onlarla günümüz şartlarına uygun modern iş birlikleri kurmayı kolaylaştırmaktadır. Aramızdaki benzerlikler, üzerine bir şeyler bina edebileceğimiz sağlam bir zemin teşkil etmektedir. Türkiye’nin önayak olduğu proje ve faaliyetlere bu farklı coğrafyaların özellikle de genç nüfusları tarafından gösterilen rağbet, daha sık bir araya gelmek için duyduğumuz arzuda yalnız olmadığımızı göstermektedir.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı Yayınları’ndan çıkan editörlüğünü Prof. Dr. Lütfi Sunar’ın yaptığı Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce başlıklı 8 cilt eser, bülten kapsamında yürüttüğümüz araştırmalar için de beslendiğimiz önemli bir kült kaynak oldu. Bu eser çağdaş İslâm düşüncesine bütüncül bir perspektifle bakmamızı sağlıyor. Biz de bültenle Müslüman toplumların fikrî gündemini güncel olarak kayıt altında tutmayı hedeflediğimiz için bu eserle ilişkimizin çok dinamik ve tamamlayıcı olduğunu düşünüyoruz. YTB böyle bir çalışma fikrini hangi düşüncelerle ortaya koydu ve neleri hedefledi? İleriki süreçte YTB’nin buna benzer akademik yayınlar üretme düşüncesi var mıdır?
YTB olarak, ilgilendiğimiz ve faaliyet yürüttüğümüz coğrafyalarla ilgili yayınlar çıkarmayı ve bu yayınları akademik dünyanın da hizmetine sunmayı önemsiyoruz. Sizin de bahsettiğiniz Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce, Belene, Ahıska, Dr. Sadık Ahmet vd. bu zamana kadar üretilmesinde birinci derecede rol oynadığımız yayınlardan bazıları. Faaliyetlerimizin büyük bir çoğunluğunun Müslüman ülkelerde ve topluluklarda sürdürüldüğü göz önüne alınırsa, bu toplumların fikir ve muhakeme dünyalarını yakından tanımak daha önemli hâle geliyor. Ayrıca diğer toplumlara nispetle kültür bakımından bize daha yakın olan bu toplumların ve onların aydınlarının düşüncelerini öğrenmek, ülkemize de fikrî bir tecrübe kazandırabiliyor. Dünyada meydana gelen güncel olaylara, ortak sorunlara ortak bakış açısıyla bakabilmek için bu tür bilgilerin lüzumlu olduğu da muhakkak. Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce eseri işte bu zeminde ortaya çıkmıştır. Ayrıca bu eser, dünyamıza nefes aldıracak ve onun bakış açısını genişletecek pencerelerin yalnızca Batı yarımkürede değil, Doğu yarımkürede de açılabildiğini göstermektedir.
YTB olarak benzer yayın faaliyetlerine devam etmek her zaman gündemimizdedir. Bu tür yayınların konusuna göre tarihe not düşmek olduğunu ve ilgilendiğimiz topluluklar ve coğrafyalara yönelik ilginin artmasını sağladığını; ayrıca birinci elden edindiğimiz bilgilerle oluşturulan kaynakların YTB ile benzer faaliyetler yürüten kamu kurum ve kuruluşları için kılavuz görevi gördüğünü düşünüyoruz.
YTB kültürel faaliyetlerden eğitime, diplomasiden medyaya geniş bir yelpazede çeşitli etkinlikler düzenliyor. Bu faaliyetler arasında bizim öncelikle dikkatimizi çeken çalışma insan hakları ihlalleri ve ayrımcılığa karşı düzenlediğiniz faaliyetler oldu. Bununla ilgili “Nefret Suçları ve Ayrımcılıkla Mücadele Portalı” başlıklı bir web sitesi de kurulmuş. Yurtdışında yaşayan Türklere yönelik gerçekleştiren insan hakları ihlallerinin takibi ve raporlanması, suçların açığa çıkartılması ve mağdurlara destek olunması adına faydalı bir iş olduğunu düşünüyoruz. Sizi insan hakları ihlalleri ve ayrımcılığa karşı mücadele için böyle bir girişimde bulunmaya sevk eden sebepler nelerdi?
Türk diasporasının büyük çoğunluğu Avrupa kıtasında; Almanya, Fransa, İngiltere, Hollanda, Belçika gibi ülkelerde bulunuyor. Dolayısıyla YTB’nin yurt dışındaki vatandaşlarımıza yönelik faaliyetleri de bu ülkelerde yoğunlaşıyor. Üzülerek takip etmekteyiz ki, söz konusu ülkelerde son yıllarda aşırı sağ, göçmen karşıtı ve İslam düşmanı hareketler tırmanışta. Bu endişe verici durum, kıtada uzun yıllardır yaşayan vatandaşlarımız da dâhil, bütün Türk diasporasını ve hatta çoğu zaman kardeş toplulukların diasporaları olan diğer Müslüman toplulukları da doğrudan etkiliyor. Gün geçmiyor ki bir vatandaşımıza ya da vatandaşlarımızın dernek veya ibadethane gibi kurumsal yapılarına karşı bir saldırı gerçekleşmesin. Oysa sözlü veya fizikî yöntemlerle gerçekleşen bu saldırıların önemli bir kısmı resmî makamların kayıtlarında bile kendine yer bulamıyor. Biz de YTB olarak olayın vahametini daha iyi aksettirmek, mücadelemize zemin oluşturacak sistemli bir raporlamaya sahip olabilmek ve dahası saldırıya uğrayan vatandaşlarımızın seslerini duyurabilmelerine olanak sağlamak için sözünü ettiğiniz portalı hayata geçirdik. Bununla bağlantılı olarak hukuki desteklerden ayrımcılık ve ırkçılık konularında farkındalık kazandıracak eğitimlere, yıllık saldırı raporlarından ülke ülke insan hakları güncelerine kadar birçok çalışma ile vatandaşlarımızın yanında oluyoruz; hak arama mekanizmalarının yolunu onlara gösterecek faaliyetleri ara vermeden sürdürüyoruz. Yurt dışındaki vatandaşlarımızın, ana vatanlarının desteğini her an beraberlerinde hissetmelerine büyük önem veriyoruz.
Son olarak YTB’nin yürütmüş olduğu Uluslararası Öğrenci Hareketliliği faaliyetleri sayesinde Müslüman dünya ile fikri, kültürel, sosyal etkileşimimizin arttığını düşünüyor musunuz?
Türkiye’nin son yıllarda adından en çok söz ettirdiği projelerden biri de Türkiye Bursları’dır. Dünyanın belli başlı tüm ülkelerinden gençlerin rağbet gösterdikleri Türkiye Bursları programı, önemli kısmı kardeş topluluklardan olmak üzere, her sene 5 bin civarında uluslararası öğrencinin Türk üniversitelerinde iyi şartlarda okumalarına vesile oluyor. YTB’nin uhdesinde gerçekleştirilen bu burs programı ile öğrenim gören öğrenciler, yetişmiş insan gücü olarak ülkelerinin kalkınmasına destek verdikleri gibi, ülkemiz ile kendi ülkeleri arasındaki ilişkilerin gelişmesinde de etkili oluyorlar. Türk üniversitelerinden mezun olup siyasetten bürokrasiye, ekonomiden girişimciliğe, sanattan spora birçok alanda roller üstlenen misafir öğrencilerimiz dünyanın her yanında çoğalıyorlar ve Başkanlık olarak bu konuda aldığımız sonuçları en uzak ülkelerde bile şimdiden görebilmekten dolayı son derece mutlu oluyoruz. Diğer yandan, elbette bir uluslararası öğrenci yalnızca eğitim alanında değil, fikir, kültür ve başka alanlarda da ülkeler arasında vuku bulan yararlı bir etkileşim anlamına geliyor. Bu bakımdan, ülkemizin eğitim markası hâline gelen Türkiye Bursları, YTB’nin Müslüman dünyaya yönelik daha önce sözünü ettiğim somut araçlarının en önemlilerinden birini teşkil etmekle birlikte, diğer araçlar için ihtiyaç duyulan beşerî sermayeyi de bizzat oluşturuyor.
Dünyanın önde gelen üniversitelerinde olduğu gibi ülkemize eğitim almaya gelen uluslararası öğrenciler yükseköğretim sistemimizin uluslararasılaşması gibi çok önemli faydaları beraberlerinde getiriyorlar. Üniversitelerimizi dünyaya açılmalarına yarayacak teknik imkânlar geliştirmeye teşvik ederken, akademisyenlerimizin araştırmalarına da kendi bilgi hazneleriyle yardımcı oluyorlar. Üniversiteler ve araştırma merkezlerinin çatısı altında araştırma ve makaleler üreterek literatürümüze katkı sağladıkları gibi önemli bir birikimin ülkemizde toplanmasına vesile oluyorlar. Bu öğrencilerimize yönelik gerçekleştirdiğimiz Uluslararası Öğrenci Akademisi programları da ülkemizin tarihi, kültürel, fikri vd. varlığını uluslararası öğrencilerimize daha yakından tanıtmakta; Müslüman dünya ile fikri, kültürel, sosyal etkileşimimize katkı sunan bir başka önemli etken olmaktadır.
***
Editör Notu: Bu metin Müslüman Dünyada Fikri Birikimler Bülteni’nin 19. sayısında yayımlanmıştır. Müslüman dünyadaki entelektüel gündemi her ay okuyucularına sunan Müslüman Dünyada Fikri Birikimler Bülteni yayınlarına buradan ulaşabilirsiniz.