Türkiye tarih boyunca çeşitli sıklıklarla çevre ülkelerden sürekli göç alan bir ülke konumunda olmuştur. Ancak Türkiye için Suriyelilerin göçü bir ilk olarak değerlendirilmektedir. Suriye’de meydana gelen savaştan önce ülkeye alınacak göçler; yerleştirme, gidecekleri yerleri belirleme ve bu hususta önlemler almayı gerektirmektedir. Bu bağlamda daha öngörülebilir, tedbirli ve planlı işleyen bir süreçten bahsetmek mümkündür. Ancak içinde bulunduğumuz durum bu süreçten farklı ilerlemiştir. Dolayısıyla gidişatı anlamlandırmak adına ülkemizdeki Suriyelilerin, hukuki statüsü ve mevcut durumu bazı verilerle tetkik edilecektir.[1]
Türkiye’de yaşayan Suriyeli nüfusun hukuki statüsünün yanlış ifade edildiği, Sarıteke vd. (2018), tarafından belirtilmektedir. Ülkemizde bulunan Suriyeli nüfusun, göçmen (immigrant), mülteci (refugee), yerinden edilmiş kişi (displaced person), sığınmacı (asylum seeker), şartlı mülteci (conditional refugee) veya ikincil koruma (subsidiary protection) statüsünde sayılması hukuken uygun görülmemektedir. Suriyeli nüfusun hukuki statüsü, YUKK ve 2014 yılında çıkarılan “Geçici Koruma Yönetmeliği”[2] ile düzenlenmiştir. Yapılan düzenlemeye göre, geçici koruma (temporary protection) ve geçici korunan (temporary protected) statüleri, Türkiye’de yaşayan Suriyeli nüfusu ifade etmektedir. Bunlar, Geçici Koruma Yönetmeliğinin 3. maddesince “Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak veya bu kitlesel akın döneminde bireysel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen ve uluslararası koruma talebi bireysel olarak değerlendirmeye alınamayan yabancılara sağlanan korumayı” içermektedir. Dolayısıyla gündelik dilde göçmen ve mülteci gibi kavramlar kullanılsa da bu tanımlamalar hukuki olarak yanlış bulunmakta ve “Geçici Koruma Altındaki Suriyeliler” tanımlaması önerilmektedir.
Kanuna göre “Türkiye’de doğan ve yabancı ana ve babasından dolayı doğumla herhangi bir ülkenin vatandaşlığını kazanamayan çocuk, doğumdan itibaren Türk vatandaşıdır. Türkiye’de bulunmuş çocuk aksi sabit olmadıkça Türkiye’de doğmuş sayılır.”[3] Yani, Türkiye’de doğan çocuklara, ancak vatansız statüde olmaları durumunda Türk vatandaşlığı verilmektedir. Türkiye’de doğmamış olanlar ise kanunlarda belirtilen bazı şartları yerine getirmesi durumunda bu haktan faydalanabilmektedir. Suriye’de yaşanan savaşın sona ereceğine dair beklentinin giderek azalmasıyla birlikte Suriyelilerin Türk vatandaşlığı alma talebi artmaktadır. Burada, çalışma izni, eğitim hakkı, sağlık hizmetleri gibi bazı haklara erişim imkanları etkili olmaktadır (Özdemir, 2018: 110-111).
Suriye dışındaki Suriyeli nüfusun dağılımı incelendiğinde, yüzde 65,7 oranıyla Türkiye’nin en fazla Suriyeli barındıran ülke olduğu görülmektedir. Bunu sırasıyla yüzde 15,1 ile Lübnan; yüzde 11,9 ile Ürdün takip etmektedir. Yüzde 4,4 oranıyla Irak, yüzde 2,4 oranıyla Mısır da Suriyeli nüfusu barındıran diğer ülkelerdir. Bunun dışındaki ülkelerde yaşayan Suriyeli sayısı ise yalnızca yüzde 0,5 oranındadır. Özellikle gelişmiş ülkelerin Suriyelileri kabul etmemeye yönelik tavrı bu oranlarda göze çarpmaktadır.
Yıllara göre geçici koruma kapsamındaki Suriyeli sayıları incelendiğinde, geçici koruma kapsamında mevcut Suriyeli sayısı 2012 yılında 14 bin 237 iken bu rakam 23 Eylül 2021 itibarıyla, 3 milyon 713 bin 344 olmuştur. Bu çarpıcı artışta Suriye’de savaşın bitmemesi, istikrarın sağlanamaması etkilidir. 2017 yılından günümüze kadar ülkemizde bulunan Suriyelilerin cinsiyet dağılımında, erkek oranının kadınlardan her zaman daha fazla olduğu görülmektedir. 2017 yılında 1 milyon 852 bin 563 erkek Suriyeli ülkemizde bulunurken 2021 yılı 16 Eylül itibarıyla bu rakam yüzde 7,73 artarak 1 milyon 995 bin 847 olmuştur. 2017 yılında 1 milyon 571 bin 674 Suriyeli kadın ülkemizde mevcutken bugün bu rakam yüzde 9’luk bir artışla 1 milyon 714 bin 650 olmuştur. Mevcut Suriyeli nüfus içinde erkek oranı yüzde 53,8 iken kadın oranı yüzde 46,2’dir.
Ülkemizde bulunan Suriyelilerin, 16 Eylül 2021 itibariyle yaş aralığı verileri aşağıdaki grafikte verilmiştir. Ülkemizdeki Suriyelilerin 5-9 yaş aralığında yoğunlaştığı görülmektedir. 5-9 yaş aralığında 292 bin 466’sı erkek 274 bin 684’ü kadın olmak üzere 567 bin 150 Suriyeli bulunmaktadır. Bu rakam toplam Suriyeli sayısının yüzde 15,29’una tekabül etmektedir. 0-4 yaş ve 19-24 yaş aralığındaki Suriyeli sayıları birbirine oldukça yakın olmakla birlikte Suriyeli nüfusun yoğunlaştığı diğer yaş aralıklarıdır. 70-74 yaş aralığı ise 8 bin 923’ü erkek 9 bin 828’i kadın olmak üzere yüzde 0.51 oranla Suriyeliler arasında en az miktara sahip yaş aralığıdır.
En fazla Suriyeli barındıran ilk on ile baktığımızda, İstanbul ilk sıradadır. Kent koşulları ve iş olanakları açısından Suriyeliler için cazibe oluşturduğu düşünülebilir. 16 Eylül 2021 itibarıyla İstanbul’da 531 bin 568 Suriyeli bulunmaktadır. 457 bin 156 ile Gaziantep ikinci sırada yer alırken 436 bin 657 ile Hatay bunları takip etmektedir. Kilis’te 105 bin 972 Suriyeli bulunmaktadır. Kilis bu sayı ile en fazla Suriyeli barındıran onuncu ilimiz olsa da Suriyelilerin yerli nüfusa oranla en yoğun olduğu şehirdir. Kilis’te 142 bin 792 Türk vatandaşı bulunmaktadır. Dolayısıyla Suriyelilerin yerli nüfusa oranı yüzde 42,5’tir. Hatay yüzde 20,8 Suriyeli nüfus yoğunluğuyla Kilis’i takip etmektedir. Suriyelilerin en az olduğu şehirler ise 24 kişi ile Bayburt, 40 kişi le Artvin, 44 kişi ile Tunceli’dir.
2014-2021 yılları arasında Suriyelilerin üçüncü ülkelere yerleştirilmelerine baktığımızda, Kanada BMMYK aracılığıyla ilk, doğrudan yerleştirilen Suriyeli sayısı ile üçüncü sıradadır. ABD ikinci sırada yer alırken, İngiltere dördüncü sıradadır. 18 Mart mutabakatı çerçevesinde Türkiye üzerinden Yunanistan adalarına geçen Suriyeli bir düzensiz göçmenin geri alınması karşılığında bir Suriyeli yabancının Avrupa Birliği ülkelerine yerleştirilmesi “Birebir formülü kapsamında yerleştirme” olarak tanımlanmaktadır. Buna göre, en çok Suriyeli yerleştiren ülkeler sırasıyla Almanya, Fransa ve Hollanda’dır.
TÜİK 31 Aralık 2020 itibarıyla Türkiye’nin nüfusunu 83 milyon 614 bin 362 olarak açıklamıştır. Veriler incelendiğinde, geçici koruma altındaki Suriyelilerin Türk nüfusa oranı yüzde 4,4’e tekabül etmektedir. Türkiye’nin beklenmeyen bir süreci nispeten iyi yönetmesi ve göç alma kapasitesi, mevcut Suriyeli nüfusun büyük bir kriz oluşturmamasını sağlamıştır. Türkiye zaman zaman Suriyeli nüfusun hızla artmasının ülke adına endişe verici olabileceğini dile getirmiştir. Görüldüğü gibi Türkiye bu hususta oldukça özverili davranırken, birçok gelişmiş Avrupa ülkesi sınırlarını Suriyelilere açmak hususunda oldukça tutucu davranmaktadır. Ancak ülkemizde giderek artan nüfus göz önüne alındığında bu durumu yönetmek zorlaşmakta ve ciddi önlemler almak gerekmektedir. İnsani yardım ve işgücü imkânı olarak düşünüldüğünde durum oldukça olumlu iken ülkedeki mevcut istihdam sorunu, Suriyelilerin artmasıyla işgücünün ucuzlaması, Suriyelileri çalışanların sigortasız ve sağlıksız çalışma koşullarına maruz kalması gibi birçok sebep ciddi politikalar yapmayı zorunlu kılmaktadır.
Bu yazı İLKE İlim kültür Eğitim Vakfı tarafından Hazırlanan Toplumun Görünümü: İstatistiksel Verilerle Türkiye Toplumu (2010-2020) raporundan derlenmiştir. Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
[1] Veriler, ilgili bakanlıklar ve resmî kurumlar tarafından düzensiz olarak açıklanan verilerden elde edilmiştir.
[2] Bakanlar Kurulu Kararı: 13/10/2014 No: 2014/6883, Resmi Gazete Yayın Tarihi: 22/10/2014 No: 29153
[3] Türk Vatandaşlığı Kanunu, Md. 8, 1. ve 2. fıkralar