Türkiye’de İslam İktisadı ve Finansı Alanında Üniversite-Sektör İş Birliği: Tespitler, Sorunlar ve Öneriler - İLKE Analiz

Türkiye’de İslam İktisadı ve Finansı Alanında Üniversite-Sektör İş Birliği: Tespitler, Sorunlar ve Öneriler

Merve Soylu

Bu yazı İLKE Vakfı İslam İktisadı Araştırma Merkezi (İKAM) tarafından yayımlanan “Türkiye’de İslam İktisadı ve Finansı Alanında Üniversite-Sektör İş Birliği: Tespitler, Sorunlar ve Öneriler” başlıklı politika notundan derlenmiştir. Metnin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Giriş

Gelişmiş ülkelerin mevcut güçlerinin bilgi temelli üniversite varlığına ve çokluğuna bağlı olduğu ileri sürülebilir. Bu doğrultuda, bilgiye katma değer eklemek ve sürdürülebilirlik özelliği kazandırmak önemli bir çaba olarak değerlendirilmektedir. Küresel rekabette üniversitelerin bilimsel çalışmaları ve bu çalışmaların üretime dönüştürülmesi ülkelerin siyasi, iktisadi ve sosyal sürdürebilirlik düzeylerini arttırmaktadır. Dolayısıyla küresel rekabetteki bu sürdürülebilirliği sağlamının en önemli yolu siyasi, ekonomik ve sosyal mekanizmaların bilgi üretim merkezleri olan üniversitelerin bilimsel çalışmalarından faydalanması ve üniversitelerin de bu mekanizmaların ihtiyaç duyduğu alanlarda bilgi üretmesidir.

Bilgi üretimi ve bu bilginin bir çıktıya dönüşerek sektörel üretimi arttırmasıyla beraber ülkelerin siyasi, iktisadi ve sosyal sürdürebilirliklerinin gelişimi üniversite-sektör uyumunu ve iş birliğini önemli hâle getirmektedir. Üniversite-sektör iş birliğinin güçlü olması, üniversitelerin bilimsel çalışmalarının sektördeki uygulama ve saha bilgisi ile birleşmesini sağlayarak dönemin ihtiyaçlarına çözüm üretebilecek inovatif ürünlerin ve hizmetlerin oluşmasına olanak sağlayacaktır.  İslam iktisadı ve finansı alanında faaliyet yürüten sektörel kuruluşlar, mevcut trend içerisindeki taleplere karşılık vermek, ürün geliştirmek ve ürünün alana uygunluğunu denetlemek gibi hususlarda üniversitelerden hızlı çözümler beklemektedir. Bu durum, alanda sektör-üniversite iş birliğini gerekli kılmaktadır. Üniversite-sektör iş birliğinin geliştirilmesi bağlamında öğrencilerin, araştırmacıların ve akademisyenlerin bilimsel faaliyet doğrultusunda desteklenmesi, kurum içi veya dışı fırsatların sunulması ve reel sektörün desteğinin alınması gerekmektedir.

İslam iktisadı ve finans sahasının Türkiye’deki varlığının nispeten yeni olması, akademik çalışmaların niteliğinin yeterli hale gelmesini zorlaştırmakta ve sektörel yapının işleyişini yavaşlatmaktadır. Bu durum doğal olarak üniversite ve sektör arasındaki ilişkiyi de dönüştürmektedir.

Bu çalışma, Türkiye’de İslam iktisadı ve finansı alanında üniversite-sektör arasında gerçekleşecek iş birliklerinin pozitif ve negatif yönlerini tespit etmeyi ve çözüm önerileri ortaya koymayı hedeflemektedir. Bu hedef doğrultusunda çalışmada önce üniversitelerin daha sonra ise sektörün beklentileri ele alınmıştır. Bu beklentilerin karşılanması hususunda neler yapılabileceğine yönelik çözüm önerileri de her bölümde ayrıca belirtilmiştir.

Üniversite-Sektör İş birliği Hususunda Üniversitelerin Mevcut Durumu, Beklentileri, Sorunları ve Çözüm Önerileri

Türkiye’de İslam iktisadı ve finansı alanında ilk akademik çalışmalar 1960 yılında yapılmaya başlanmış ve çalışmaların sayısı artarak günümüzde 20‘den fazla üniversitede lisans, yüksek lisans ve doktora programına ulaşmıştır. Akademik eğitimlerin yanı sıra, üniversite veya sivil toplum bünyesindeki araştırma merkezleri alanın teorik gelişimine katkı sağlamakla birlikte sektörel gelişmeleri hızlandıracak ve destekleyecek çalışmalar yapmaktadır. Çalışmanın bu kısmında üniversitelerin İslam ekonomisi ve finansı bölümlerinin güncel durumu müfredatlar üzerinden ele alınacak ve problem alanları tespit edilerek çözüm önerilerinde bulunulacaktır.

Türkiye’de akademik olarak İslam ekonomisi ve finansı alanında çalışmalar sürdüren kurumların sayısının, alanın çağdaş dönemdeki tarihsel geçmişine bakıldığında hızla artmış olduğu görülmektedir. Bu programların ve araştırma merkezlerinin hepsi aktif bir şekilde faaliyetlerine devam etmese de potansiyel varlıklarının olduğu ifade edilebilir. Akademik kurumlar içerisinde aktif olarak üretime katkı sağlayan ve 2020 verilerine göre halihazırda sayısı 1486’ya ulaşan lisans ve lisansüstü düzeydeki öğrenci ve araştırmacılar, söz konusu potansiyelin varlığının bir başka göstergesidir. Üniversitelerin yanı sıra İLKE Vakfı İslam İktisadı Araştırma Merkezi (İKAM), Maruf Vakfı, ADAM, İKTİSAD, İstanbul İktisatçılar Derneği gibi sivil toplum kuruluşları bünyesinde açılan araştırma merkezleri de alana katkılarını sürdürmekte ve bu kurumların bünyesinde de üniversitelere ek olarak öğrenci ve araştırmacı bulunmaktadır.  İslam iktisadı ve finansı alanının Türk akademi tarihindeki yerinin nispeten yeni olduğu gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, bu sayı azımsanmayacak ölçüdedir.

Tablo 1: Türkiye’deki İslam Ekonomisi ve Finans Alanındaki Lisans ve Lisansüstü Programlardaki Toplam Öğrenci Sayısı, 2019-2020 Öğretim Yılı.  

Kaynak: Aslan ve Toprak, 2021.

  1. Üniversite-Sektör İş Birliği Noktasında Lisans Düzeyinde Yaşanan Sorunlar ve Beklentiler

Lisans düzeyinde sayısı üçü bulan ve henüz mezunlarını yeni vermeye başlamış İslami iktisadı ve finansı bölümleri öğrencilerinin kariyerlerinin erken döneminde alana dair akademik eğitim alması sektörün daha nitelikli şekilde gelişip ilerlemesi için büyük bir önem arz etmektedir. Bu açıdan lisans programları için üniversitelerin sektörden birincil beklentisi, İslam iktisadı ve finansı bölümlerinin bilinirliği ve görünürlüğünün arttırılması ve daha nitelikli hale getirilmesi için sektörün daha çok teşvik ve imkân sağlamasıdır.

İkinci olarak, lisans eğitiminin güçlü teorik arka planının yanında uygulamaya dair yönünün gelişimi için üniversite-sektör iş birliği güçlü bir rol oynamaktadır. Üniversitedeki öğrenciler ve araştırmacılar, sektöre ilişkin yoğun düzeyde teorik dersler alsa da uygulama sahasına dair bilgileri sektör tecrübesi ile birleştirme noktasında zorlanmaktadırlar. Bu noktada, lisans öğrencilerinin hem idari hem de uygulamaya yönelik kendilerini geliştirmesi için yoğun staj, yarı zamanlı iş ve sektörel eğitim programları öğrenciler için birincil derecede öneme sahiptir. Akademik kurumlar ile sektörel kuruluşların belli staj ve mesleki eğitim programları özelinde anlaşmalar yaparak genç araştırmacıların ve öğrencilerin eğitim dönemlerinden itibaren hem sektörel hem de akademik becerilerinin geliştirilmesi sağlanmalıdır.

Üniversitedeki öğrenciler ve araştırmacılar, sektöre ilişkin yoğun düzeyde teorik dersler alsa da uygulama sahasına dair bilgileri sektör tecrübesi ile birleştirme noktasında zorlanmaktadırlar.

  • Üniversite-Sektör İş Birliği Noktasında Yüksek Lisans ve Doktora Düzeyinde Yaşanan Sorunlar ve Beklentiler

İslam iktisadı ve finansına dair ilk akademik çalışmalar lisansüstü düzeyde başlamıştır. Dolayısıyla günümüzde farklı lisans veya yüksek lisans programlarından İslam iktisadı ve finansı alanında çalışmaya karar veren birçok araştırmacı bulunmaktadır. Araştırmacıların çoğunun farklı alanlardan İslam iktisadı ve finansına yönelmesiyle üniversite ve sektör arasında bazı sorunlar ortaya çıkmakta ve farklı beklentiler oluşmaktadır.

Üniversite-sektör iş birliği hususunda, yüksek lisans ve doktora düzeyindeki en temel sorunlardan biri sektör çalışanlarının yüksek lisans ve doktora süreçlerindeki akademik yetkinlik problemidir. Bu noktada, sektörlerden gelen ve akademik yönden yeterli şartı sağlayamayan araştırmacıların doğrudan yüksek lisans ve doktora süreçlerine dahil edilmeden kurum içi akademik eğitimler ile akademik bilgi üretme ve bu bilgiyi çıktıya dönüştürme becerilerini geliştirerek bu sorunun hafifletilmesini sağlanabilir. Bu noktada sektörel kurumlar hem müfredat hem eğitim noktasında akademisyenlerin öneri ve katkılarını almak için üniversitelerle yakın iş birliği içerisinde olmalıdır.

İkincil problem alanı ise bahsedilen kurumsal eğitimlerin lisansüstü programlara intibak sürecidir. Akademik olarak diploma edinimi önem arz etse de sektörel kurumlar ile yapılacak eğitim ve staj programları uygulama noktasında diplomayla eşdeğer bir önem taşımaktadır. Bu noktada kurumlar, sundukları eğitimin kademesini eğitim düzeyi ve niteliği açısından belgelendirerek lisansüstü programlar düzeyinde bir karşılığını sağlaması gerekmektedir. Nitekim, bu belgelerin de tezsiz yüksek lisans programları kadar önem arz edecek hale getirilmesiyle sektörel ve akademik iş birliği çalışmalarının müstakil bir çıktısı ve geçerliliği sağlanmış olacaktır. Bu konuda öncelikle üniversitelerle yapılacak iş birliği, teknik süreci ve sistemi kolaylaştırarak proje ve tezlerin ilgili kurumların istek ve ihtiyaçlarına göre hazırlanmasının önünü açacaktır. Ayrıca, Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) merkezli yürütülecek bir istişare ve karar alma süreciyle beraber gerekli akademik şartların sağlanması şartıyla lisansüstü programlar için intibak imkânı oluşturmak bu problemi çözüme kavuşturacaktır.

Akademik olarak diploma edinimi önem arz etse de sektörel kurumlar ile yapılacak eğitim ve staj programları uygulama noktasında diplomayla eşdeğer bir önem taşımaktadır.

Üniversite ile sektör arasındaki iş birliği konusunda karşılaşılan problemlerden bir diğeri de akademik ve sektörel bazda öncelikli ihtiyaç alanlarında nitelikli araştırmalar yapılmamasıdır. Akademideki teorik bilgiler kullanılarak sektörde tecrübeli çalışanların pratiğe yönelik çalışmaları, sektörün ihtiyaç duyduğu konulardaki eksiklikleri giderme potansiyeline sahiptir. Söz konusu araştırmacılar kendi çalışma alanlarına dair proje ve tez çalışmaları yapabilirler. Üniversite-sektör iş birliğinin belli konular çerçevesinde tez ve projeler üzerinden yürümesi proje veya tez çıktılarının yetersiz kalışı sorununun çözülmesinde önemli bir yer teşkil etmektedir.

Üniversite-Sektör İş Birliği Hususunda Sektörün Mevcut Durumu, Beklentileri, Sorunları ve Çözüm Önerileri 

Türkiye’de İslam iktisadı ve finans sektörünün genel durumu incelendiğinde öncelikle bankacılık sektörü içerisinde 6 katılım bankasının bulunduğu görülmektedir. Bu katılım bankalarından ekonomik hacim bakımından en büyük üç katılım bankasının 2020 yılı verilerine bakıldığında, Kuveyt Türk Katılım Bankası’nın 125 milyar TL, Türkiye Finans Katılım Bankası’nın 81 milyar TL, Albaraka Türk Katılım Bankası’nın ise 69 milyar TL’ye ulaşan aktif büyüklüğe sahip oldukları göze çarpmaktadır.  

Kaynak: TKBB.
Sektörel bazda ikinci olarak Türkiye’deki sayısı 12’ye ulaşan katılım sigorta şirketleri ön plana çıkmaktadır. Kurulduğu günden bu yana büyüyen katılım sigortacılığı, 2009 yılında 264 milyon TL prim üretimi büyüklüğüne sahipken 2020 yılında 4,2 milyar TL prim üretimi büyüklüğüne ulaşmıştır. Nitekim, katılım sigortacılığının toplam sigortacılık sektöründeki payı %5’e ulaşmıştır.

Kaynak: İlke İlim Kültür Eğitim Vakfı, İktisat İzleme Raporu 2020.

İstatistiki verilerin gösterdiği üzere hem ekonomik hacim hem de sayısal nicelik olarak her geçen yıl büyüyen İslam iktisadı ve finansı sektörünün bu büyümeye eşlik edecek bilgi üretim sahalarıyla kuracakları iş birliği büyük bir önem arz etmektedir. Bu noktada üniversite-sektör iş birliği sektörler için hayati bir önem arz ederken sektörlerin akademiden bu ihtiyaca yönelik beklentilerinin karşılanması sektörel ilerleme için bir zorunluluk teşkil etmektedir.

Sektörün üniversitelerden beklentilerine baktığımızda, İslam iktisadı ve finansı alanındaki öğrencilerin ve araştırmacıların lisans ve lisansüstü eğitimleri sırasında aldıkları derslerin sektörün beklentisini tam anlamıyla karşılayamaması öncelikli problem alanını oluşturmaktadır.

Bu öğrencilerin ve araştırmacıların bu kurumlarda lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde sektörle ilgili aldığı derslerin genel olarak aşağıdaki konularda yoğunlaştığı görülmektedir:

•       Muhasebe

•       Bilgisayar

•       Pazarlama

•       Muhasebe

•       Finansal yönetim, analiz

•       İslami bankacılık

•       İslami sigortacılık

•       İslami sermaye piyasaları

Akademide yer alan öğrenciler ve araştırmacılar yukarıda belirtilen konular bağlamında yaklaşık 25 farklı ders almaktadırlar. Fakat bu dersler sektörün beklentisini tam olarak karşılayamamaktır. Sektörel yetkinliğin geliştirilmesinde staj ve bilgisayar yahut bilişim odaklı dersler verilse de bu derslerin niteliği ve azlığı idari veya ürün merkezli gelişimi destekleme noktasında iki taraf için yeterli bir çözüm sunmamaktadır. Gelecek perspektifinde, birçok alanda olduğu gibi İslami finans piyasalarında ve alanında da ileri düzeyde bilişsel ve teknolojik yetkinliklerin ön plana çıkacağı öngörülmektedir. Bu açıdan, tüm dünyada ve finansal piyasalarda etkisini gösteren dijitalleşme ve teknolojik yeniliklere yönelik derslerin yoğunluğunun arttırılması bu noktada büyük önem arz etmektedir.

Nitekim artan dijitalleşmeye paralel olarak, yoğunlaşan sektörel ağlar içerisinde gerekli olan sosyal ve eleştirel yetkinliklere yönelik akademik ders ve programlar akademiye yönelik beklentilerin ikinci kısmını oluşturmaktadır. Bu bağlamda sektörel kuruluşlar, üniversitelerden müzakere ve etkili sunum yapma, proje hazırlama, ikna kabiliyeti, sosyal organizasyonda yer alma, dijital ve teknolojik beceriler, veri okuma ve anlama odaklı analiz becerilerin kazanılabileceği ders müfredatları ve programlar geliştirmelerini beklemektedir. Yeni dijital ve veri merkezli analizlerin yoğun olarak kullanıldığı sektörel piyasa temsilcilikleri, 2025’e kadar genel müdürlük kadrolarının %65’inin yukarıda ifade edilen becerilere sahip olan kişilerden oluşturulması hedefini ortaya koymakta ve üniversitelerden buna uygun öğrenci ve araştırmacı yetiştirmelerini talep etmektedirler. 

Yeni dijital ve veri merkezli analizlerin yoğun olarak kullanıldığı sektörel piyasa temsilcilikleri, 2025’e kadar genel müdürlük kadrolarının %65’inin yukarıda ifade edilen becerilere sahip olan kişilerden oluşturulması hedefini ortaya koymakta ve üniversitelerden buna uygun öğrenci ve araştırmacı yetiştirmelerini talep etmektedirler. 

Üçüncü olarak, akademinin katılım bankacılığı ve sigortacılığına dair mevcut ürünleri geliştirmesiyle beraber yeni ürünler üretmesi sektörün ihtiyacına yönelik bir diğer talep alanını oluşturmaktadır. Üniversitedeki araştırmacıların bu beklentileri karşılayacak tez ve projeler geliştirmesi beklentinin karşılanması için önemli bir hamle olacaktır. Bu doğrultuda, ilgili alanlarda çıktılar üretilebilecek lisansüstü programlar ve üniversite bünyesinde kurulacak araştırma merkezleri bu ihtiyacı karşılamaya yönelik somut bir adım teşkil etmektedir. Nitekim, sektörün desteğiyle üniversitelerde gerçekleşecek tez, proje ve araştırmalar hem katılım bankacılığı hem de katılım sigortacılığı alanlarının gelişiminde başat rol oynayacaktır.

Sonuç

Yapılan çalışma sonucunda akademinin ve katılım bankacılığı sektörünün gelişim göstermesi için daha fazla iş birliği yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Üniversiteler bünyesindeki öğrencilerin ve araştırmacıların sektöre kazandırılması için gereken müfredat düzenlemelerini yaparak öğrencilerin sektörde istihdamını kolaylaştıracak kazanımlar elde etmelerini sağlanabilir. Bunun yanı sıra kuruluşlar, sahadaki ihtiyaçlarına ve beklentilerine göre yeni çalışmalar noktasında üniversiteleri bilgilendirerek ürün ve süreç geliştirme noktasında tez ve proje bazlı ortaklıklar talep edebilir.

Öneriler

Üniversitelerin Sektörel Kurumlardan Beklentilerine dair Öneriler:

  1. Lisans Bölümlerine Yönelik Öneriler
  2. İslam iktisadı ve finans lisans bölümlerinin bilinirliğinin ve niteliğinin arttırılması amacıyla sektörel kuruluşların teşvik politikaları üretmesi
  3. Lisans düzeyi öğrencilerin uygulamaya yönelik beceri ve bilgilerini geliştirmeye yönelik üniversite ve sektör arasında staj anlaşmalarının yapılması
  4. Lisansüstü Programlara Yönelik Öneriler
  5. Sektör çalışanlarının akademik bilgi üretme ve bu bilgiyi çıktıya dönüştürme becerilerini geliştirmek amacıyla üniversite düzeyinde kurum içi eğitim programları düzenleyip bu eğitimleri belgelendirilerek akademik karşılığının diploma seviyesinde geçerliliğinin sağlanması
  6. Önceki maddede belirtilen kurumsal eğitimlerin lisansüstü programlara intibak edilmesi için teknik süreci ve sistemi kolaylaştırmak amacıyla üniversitelerle ortak çalışmaların yürütülmesi ve YÖK merkezli karar alma süreçlerinin işletilerek intibaka yönelik mevzuatın oluşturulması
  7. Sektörlerin üniversitede araştırma yapan sektör çalışanlarını saha tecrübelerini sunabilecekleri lisansüstü programlara teşvik etmesi ve sektörlerin öncelikli ihtiyaç alanlarının belirlenip buna yönelik akademik çıktıların sağlanması

Sektörel Kurumların Üniversitelerden Beklentilerine dair Öneriler:

  • Lisans ve lisansüstü programların ders müfredat ve etkinliklerinin, öğrencilerin mevcut dijital ve teknolojik gelişmelere uygun olarak bilişsel ve teknolojik yetkinliklerini geliştirmeye yönelik düzenlenmesi
  • Yoğunlaşan sektörel ağlar ve asgari yönetimsel şartlar göz önünde bulundurularak, lisans ve lisansüstü programlarda sunum hazırlama, proje yapma, veri analizi gibi sosyal ve eleştirel yetkinliklere yönelik ders ve program içeriklerinin hazırlanması
  • Üniversitelerin sektör ihtiyaçlarına paralel olarak tez, proje ve araştırmaya dayalı bilgi üretimini sağlaması

Kaynakça

 İLKE İlim Kültür Eğitim Vakfı. (2021). İktisat Alan İzleme Raporu: 2020 (Rapor No. 6). Erişim Adresi: https://ilke.org.tr/images/air/turkiyede_islam_iktisadi_2019_web_(1).pdf

Selçuk, M. & Yardımcıoğlu, F. (2017). Bibliometric Analysis of Graduate Theses Written in Turkey in the Field of Islamic Economy and Finance. International Journal of Islamic Economics and Finance Studies, 3(3), 63-78. DOI: 10.25272/j.2149-8407.2017.3.3.06

Türkiye Katılım Bankaları Birliği. (2021). Bilanço Arşiv Raporları: 2020. Erişim Adresi: https://www.tkbb.org.tr/veri/bilancoarsiv

0 yorum

Diğer Yazılar