Bu yazı İLKE İlim Kültür Eğitim Vakfı tarafından yayınlanan “Nitelikli Göçmen İş Gücünün Çalışma Yaşamına Entegrasyonu” başlıklı politika notundan derlenmiştir. Politika notuna buradan ulaşabilirsiniz.
Giriş
Türkiye, coğrafi, stratejik ve kültürel özellikleri sebebiyle tarihin farklı dönemlerinde göçlere sahne olmuştur. Günümüz Türkiye’sinin sahip olduğu zengin sosyo-kültürel birikimin anlaşılması bakımından bu durum önem taşımaktadır. Ancak son çeyrek yüzyılda bölgemizde yaşanan gelişmeler neticesinde ülkemiz dünyadaki başat göç ülkeleri arasına girmiştir. Zira Asya ve Afrika’nın çeşitli bölgelerinden farklı büyüklüklerde mütemadiyen gerçekleşen göçler, Suriye krizinin patlak vermesiyle birlikte kitlesel göç akınlarına dönüşmüştür. Bugün Türkiye’de ortalama 3,5 milyonu Suriyeli olmak üzere beş milyonun üzerinde göçmen bulunmaktadır (GİGM, 2021; TÜİK, 2020).
Göç hareketleri kuşkusuz göçe konu olan ülke ve toplumların başta demografileri olmak üzere ekonomik ve sosyo-kültürel yapılarına önemli etkilerde bulunurlar. Söz konusu etki ve değişimlerin yönünü tayin edebilmek ise göçmen ve yerel toplumun doğru yapılandırılmış bir uyum sürecinde ortaklaş(tırıl)masına bağlıdır. Göç yönetimi olarak da isimlendirilen bu süreç, göçmen ve yerel toplumun karşılaşma, tanışma ve bütünleşme aşamalarını, eş zamanlı geliştirilecek uygun sosyo-kültürel, ekonomik ve siyasal politikalarla, yasal ve idari düzenlemelerle yönetmeyi ifade etmektedir. Bununla birlikte gerek Türkiye’de gerekse küresel düzeyde göçün etkin yönetimini kolaylaştıracak ulusal ve bölgesel ölçekli güncel istatistiki veriler, tasarım ve modelleme çalışmalarında önemli eksiklikler bulunmaktadır. Özellikle nitelikli göçmenlere ilişkin sağlıklı veri setleri oluşturabilmek, rasyonel işgücü politikalarının geliştirilmesi ve toplumsal kaygılardan uzak bir entegrasyon süreci için gereklidir.
Nitelikli Göçmenlerin İşgücüne Katılım ve Entegrasyonu
Sanayileşmeyle birlikte emek piyasasında başlayan değişim süreci, iş ve işçilikle ilgili gerekliliklerin/vasıfların yanında göç hareketlerinin de dönüşümünü beraberinde getirmiştir. Zira günümüz dünyasında nitelikli insan gücüne sahip olmak, bilgi eksenli gelişen küresel rekabette yer bulabilmenin yegâne koşuludur. Bu sebeple birçok ülke refah ve kalkınmasını doğrudan destekleyecek nitelikli uluslararası göçü kendine çekmeye yönelik teşvik düzenlemelerine gitmektedir. Türkiye ise mevzuat ve işleyişinde yaklaşık son on yıldır yoğun düzenlemelere yer vermiş olmakla birlikte nitelikli göçmen emeğinden henüz yeterince yararlanamamaktadır.
TÜİK (2021) işgücü verilerine göre, ülkemizde istihdam edilen toplam kişi sayısı 27 milyon 706 bindir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın on yıllık verileri derlendiğinde (2010-2019), göçmenlere tanınan toplam çalışma izninin 643.214 olduğu, bugün itibariyle ise bu sayının 700 binin üzerinde seyrettiği anlaşılmaktadır. Çalışma iznine sahip yabancı sayısının kümülatif arttığı düşünülse dahi[1] göçmenlerin Türkiye’deki istihdam içinde ortalama % 2,5 oranında yer tuttuğu görülmektedir. Göçmen işçilerin küresel işgücü havuzunun % 4,7’sini oluşturduğu (ILO, 2020); ülkemizdeyse beş milyonun üzerinde göçmenin bulunduğu dikkate alındığında, bu sayı ve oranların oldukça düşük seviyelerde kaldığı, dolayısıyla göçmen emeğinin çoğunlukla kayıt dışı istihdam alanlarında yoğunlaştığı anlaşılmaktadır.
Ülkemizde son on yılda çalışma izni alan göçmenlerin eğitim düzeyleri incelendiğinde, dört yıllık lisans ve lisansüstü programlardan mezun 184.831 göçmenin bulunduğu görülmektedir. Nitelikli göçmen olarak da kabul edilen yükseköğretim mezunu göçmenlerin bu sınırlılığına karşın işgücü içindeki büyük grubu lise ve altı eğitimliler oluşturmaktadır. Bu durum nitelikli göçmen işgücü temini ve entegrasyonu bakımından değerlendirmeye alınması gereken bir husustur.
Esasen nitelikli göçmenler için mevzuatta “bağımsız çalışma izni” ve “Turkuaz Kart” uygulaması gibi düzenlemelere yer verilmiştir. Buna göre, “belirli nitelikleri taşıyan profesyonel meslek sahibi yabancılara süreli olarak bağımsız çalışma izni (UİK, m. 10/6, m.10/8) verilirken; “eğitim düzeyi, mesleki bilgi ve deneyimi, bilim ve teknolojiye katkısı, yatırım veya ihracat düzeyi ya da sağlayacağı istihdamın büyüklüğü gibi nitelikleri itibarıyla yüksek nitelikli işgücü yahut yüksek nitelikli yatırımcı olarak değerlendirilen yabancılara (Turkuaz Kart Yönetmeliği, 2017) Turkuaz Kart verilmektedir. Bu çerçevede, yüksek nitelikli işgücü yahut yatırımcı olarak tanımlanan kimselerle, bilim insanları veya araştırmacılar; kültürel, sanatsal veya sportif faaliyetler bakımından uluslararası düzeyde başarılı olan kimselerle Türkiye’nin veya Türk kültürünün tanınırlığına, Türkiye’nin milli menfaatlerine uluslararası düzeyde katkı sağlayan yabancılar Turkuaz Kart kapsamındadır. Ancak bakanlık verileri incelendiğinde (ÇSGB, 2019), son on yıl içinde “bağımsız çalışma izni” verilen göçmen sayısının yüzü geçmediği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, geçici koruma statüsünde bulunan ve Türkiye’deki en büyük göçmen kitlesini oluşturan Suriyeliler mevzuat gereğince (UİK, m.11/6) Turkuaz Kart’a başvuramamaktadır. Bu durum kuşkusuz, Suriyeliler arasında bulunan nitelikli göçmenlerin istihdama kazandırılması ve Türkiye’de kalmasının önünde önemli bir engel oluşturmaktadır.
Ülkemizdeki göçmenlerin ekonomik faaliyetleri hizmet ve sanayi sektörlerinde yoğunlaşmaktadır. Ancak bu dağılımda eğitime dayalı bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetleri yahut yaratıcı sanatlar gibi ayırıcı “nitelik” gerektiren alanlardaki sayıların görece düşük seyrettiği anlaşılmaktadır. Bu durumun sebepleri arasında, göçmenlerin çoğunun ekonomik ve kültürel sermaye bakımından zayıf bir arka plana sahip olması yanında nitelikli olanlar içinse formasyon ve mesleki birikimlerine uygun istihdam alanlarına erişimde karşılaştıkları görece zorluklar belirleyici olabilmektedir. Nitekim birikimlerini değerlendirebilecekleri uygun geçiş imkânı bulan nitelikli göçmenlerin refah seviyeleri yüksek olan Amerika, Kanada ve çeşitli Avrupa ülkelerine yöneldikleri bilinmektedir.
Öte yandan göçmen girişimciler eliyle son on yılda kurulan işletme verileri (TOBB, 2021) incelendiğinde, on binden fazla küçük ve orta ölçekli işletmenin kurulduğu anlaşılmaktadır. İşletmelerin % 52’si hizmet sektöründe faaliyet gösterirken, üçte biri ticaret ve pazarlama alanında; diğer kısmı ise üretim ve imalatla ilgili alanlarda faaliyette bulunmaktadır (IMRA, 2020). Bu durum, istihdamın gelişmesine imkân sunarak ekonomik değer üretmektedir. Örneğin, Türkiye’deki Suriyeli nüfusun ortalama % 7’sini oluşturan yaklaşık 250 bin kişi, göçmenlerce kurulan şirketlerin sağladığı istihdamın avantajlarından yararlanmaktadır (TEPAV, 2018). Dolayısıyla, göçmen sermayesine dayalı söz konusu ticari girişimlerin, geçici ikame araçları değil, orta ve uzun vadede Türkiye ekonomisine önemli katkı verecek yatırımlar olarak değerlendirilmesi mümkündür.
Sonuç
Genelde düzenli ve nitelikli göçmenler, yaşadıkları ülkeye “katma değer” olarak algılanırken; mülteci ve sığınmacılar kitlesel algıda çoğunlukla bir sorun yahut risk unsuru olarak görülmektedir (Erdoğan, 2020: s.18). Dışlayıcılıktan kapsayıcılığa, asimilasyondan entegrasyona devletlerin benimseyeceği göç politikalarının ana eksenini belirleyen söz konusu algı, göç yönetim sürecinin de her aşamasında etkili olmaktadır. Bu bağlamda Türkiye’nin benimsediği göç politikası, alanda karşılaşılan sorunlara kısa vadeli çözümler üretme anlayışından zamanla uzaklaşarak kalkınma ve uyum odaklı (On Birinci Kalkınma Planı, 2019-2023) bir çerçeveye evrilmiştir.
Entegrasyon ya da uyum, sıklıkla -tek taraflı bir biçimde- göçmenlerin yerel topluma eklemlenmesi ve kendini uyarlaması olarak mekanik ve hatalı bir tanımlamaya indirgenmektedir. Oysa uyum, göçmen ve yerel toplum arasındaki ilişkiye karşılıklılık esasınca yaklaşarak, başta sağlık ve eğitim gibi temel hizmet alımları ve iş gücü piyasasına erişim olmak üzere hayatın tüm alanlarını kuşatan bir çerçevede ortak değer, hak ve yükümlülüklerin tesis edilmesini (IOM, 2013, s.30) ifade etmektedir. Entegrasyonun topluma mal edilerek başarılı kılınabilmesinin yolu ise göçmenlerin kaynak dağılımında gözetilmeleri yanında üretim süreçlerine aktif katkı sağlayabilecekleri düzenlemelere yer vermekten geçmektedir. Bu da özellikle nitelikli göçmen iş gücünün çalışma yaşamına dâhil oluşuyla mümkündür. Bu çerçevede, Türkiye işgücü piyasasının önceliklerine uygun olarak, eğitim düzeyi, mesleki deneyimi, bilim ve teknolojiye katkısı ile stratejik önemi haiz alanlarda öne çıkmış nitelikli uluslararası göçmenlerin ülkeye çekilmesini sağlayacak çeşitli teşvik edici düzenlemelere gidilmiş; uzun süreli ikamet izni sağlayan Turkuaz Kart sistemi oluşturulmuştur. Böylece işgücü göçünün piyasa dinamiklerine bağlı olarak düzenlenmesi yanında, Türkiye’nin nitelikli göçmen çeken ülkeler arasındaki rekabete dâhil olabilmesi (Uyum Strateji Belgesi ve Ulusal Eylem Planı, 2018-2023:13) hedeflenmiştir. Bu düzenlemelerin orta ve uzun vadede Türkiye’nin kalkınma hedeflerine katkı sağlayacağı öngörülebilirse de ülkemizdeki mevcut göçmen stokunun uygun istihdam alanlarına erişimleri adına yeterince elverişli olmadığı görülmektedir. Turkuaz Kart ve benzeri uygulama modellerinin geçici koruma altındaki göçmenleri kapsam dışı bırakması sebebiyle, Türkiye’de çalışma imkanı bulamayan, eğitimli ve belirli vasıflara sahip göçmenlerin farklı ülkelere iltica arayışlarına girişmesi bu durumu örneklemektedir. Zira eğitimli göçmenlerin karşılaştıkları önemli zorluklardan biri de diploma denkliğiyle ilgilidir. Belge temini yahut teyidinde ülkeler arası kurumsal farklılıklardan veya kaynak ülkedeki mevcut siyasi krizden kaynaklı zorluklar yanında belgelerle ilgili sertifikasyon süreçlerinin doğurduğu maddi külfet göçmenleri zorlayabilmektedir. Diğer taraftan, istihdam alanlarının genişlemesine katkı sağlayan göçmen girişimcilerin özellikle finansman erişimi, vergilendirme ve çeşitli iş kanunları dolayısıyla (TEPAV, 2018) çeşitli yönetsel zorluklar yaşadıkları bilinmektedir. Bu da kuşkusuz hem şirketlerin hem de göçmenlerin iş piyasasına entegrasyonunu sınırlayıcı bir etki oluşturmaktadır.
İstihdama erişim ve entegrasyonla ilgili engelleyici bir diğer faktör göçmenlere yönelik olumsuz toplumsal algıdır. Her ne kadar sektörel düzeyde göçmen oranının yükselişinin ücretler üzerindeki etkisini gözlemleyebilmek adına yeterli veriye sahip değilsek de, göç literatürü özellikle ülke ekonomilerinin daraldığı dönemlerde göçmenlere yönelik dışlama ve ötekileştirme yaklaşımlarının yoğunlaştığını gösteren çok sayıda örnek sunmaktadır. Dolayısıyla, göç akınlarına hedef olan bir ülke olarak Türkiye’nin işgücü başta olmak üzere, hukuk, eğitim, sağlık ve sosyal destek alanlarını kuşatan çok katmanlı bir pro-aktif uyum programı geliştirmesi zaruri görünmektedir.
Öneriler
- Uluslararası göçün, sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen bir olgu haline getirilebilmesi için göç ve emek hareketliliğinin doğru yönetilmesi kritik önem taşımaktadır. Buradan hareketle, işgücü piyasasına katılım ve uyum için öncelikle ülkemizdeki göçmenlerin mesleki deneyimleri tespit edilmeli, gerekli sertifikasyon işlemleri yapılarak detaylı veri setleri oluşturulmalıdır.
- Eğitim süreçlerinden işgücüne geçişlerde, sektörel gereksinimler ekseninde göçmenlerin sahip oldukları nitelikler etkinleştirilmeli, üretkenlikleri desteklenerek reel sektördeki açık pozisyonlara yönlendirilmelidir.
- Ülkemizin nitelikli göçmen işgücünün adil bir emek piyasasına erişimi önündeki başta dil bariyeri olmak üzere mevcut yasal sınırlamalar gözden geçirilmeli, dil öğrenimi ve mesleki eğitim çalışmalarına ağırlık verilmelidir. Bu bağlamda sanayi ve dijital teknoloji gibi alanlarda yer alacak göçmenlerin yetiştirilmesi desteklenmelidir.
- Göçmenler ulusal işgücü eylem planlarına dahil edilmeli ve Turkuaz Kart gibi işgücüne katılımı destekleyen uygulamalar ülkemizdeki tüm göçmen grupların başvurusuna açılmalıdır.
- Göçmen girişimcilerin yatırımlarıyla ilgili yönetsel zorluklarının hafifletilmesi bağlamında, e-ticaret platformları oluşturabilmelerine ve göçmen ürünlerinin uluslararası piyasalara arzına ilişkin ticari kolaylıklar sağlamaya yönelik alt yapı çalışmalarına yer verilmelidir.
- Nitelikli işgücü çekim merkezi politikasının geliştirilmesi çerçevesinde, göçmen emek piyasasındaki kayıt dışılık ve muhtemel emek sömürüsü denetim altına alınmalıdır.
- Ülkemize zorunlu sebeplerle gelen uluslararası öğrencilerin düzenli göçmen statüsüne geçişleri yönünde çalışmalar yapılmalıdır.
- İşgücü uyumunun sosyal uyumla bütünleşebilmesi amacıyla, toplumda göçmenlere yönelik olumsuz algıların giderilmesini sağlayacak medya üretimlerine ağırlık verilmelidir.
- Nitelikli göçmenlerin ülke refahına sağladıkları katkıyı nesnel verilerle somutlaştırmaya dönük farkındalık çalışmaları çeşitlendirilmeli, hak temelli yapısal değişimlere ilişkin kamusal tartışmaların önü açılmalıdır.
Kaynakça
Altunç, Ö., Uçan, O. ve Akyıldız, A. (2017). Dış göçlerin Türkiye ekonomisinde işsizlik enflasyon ve ekonomik büyüme üzerine etkileri: Ekonometrik bir analiz (1985-2015). Researcher: Social Science Studies, 197-212.
Ayan, H.A. (2018). Türk hukukunda turkuaz kart sahibi yabancıların çalışma şartları. Necmettin Erbakan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 1(1), 53-81.
Ceritoğlu, E., Gürcihan Yüncüler H. B., Torun H. ve Tümen S. (2017). The impact of Syrian refugees on natives’ labor market outcomes in Turkey: Evidence from a quasi-experimental design. IZA Journal of Labor Policy, 6(5), 1-51. https:doi. org/10.1186/s40173-017-0082-4. (Erişim: 18.01.2021)
ÇSGB-Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (2019). Yabancıların çalışma izinleri. https://www.csgb.gov.tr/media/63117/yabanciizin2019.pdf. (Erişim: 20.03.2021)
Duman, E.Ş. ve Özdemirci, A. (2020). Türkiye’deki Suriyeli göçmen girişimciler üzerine bir alan araştırması. Yönetim Bilimleri Dergisi, 18(37), 629-656.
Engin, C. ve Konuk, T. (2020). Türkiye ekonomisinde uluslararası göçün işsizlik ve ekonomik büyüme üzerine etkisi: Ekonometrik bir analiz. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 103-123.
Erdoğan, M.M. (2020). Suriyeliler barometresi 2019: Suriyelilerle uyum içinde yaşamın çerçevesi. Ankara: Orion.
GİGM-Göç İdaresi Genel Müdürlüğü (2021). Geçici koruma. https://www.goc.gov.tr/gecici-koruma5638 (Erişim: 23.06.2021)
ILO-International Labor Office (2018). Guidelines concerning statistics of international labour migration, Geneva. https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/—dgreports/—stat/documents/meetingdocument/wcms_648922.pdf. (Erişim: 11.02.2021)
ILO- International Labor Office (2020). https://www.ilo.org/global/statistics-and-databases/lang–en/index.htm (Erişim: 22.03.2021)
IMRA-International Migration and Refugee Association (2020). İstanbul göçmen girişimci araştırması. http://www.im-ra.org/imra_rapor_tum_baski_metin.pdf (Erişim: 18.03.2021)
IOM-International Organization for Migration (2013). Uluslararası göç hukuku-Göç terimleri sözlüğü, ed. Perruchoud, R. ve Redpath-Cross, J., çev. Littera, Cenevre: IOM Publications.
IOM-International Organization for Migration (2020). World migration report 2020. https://www.un.org/sites/un2.un.org/files/wmr_2020.pdf (Erişim: 26.03.2021).
Kartal, F., Dikmen, A.A. ve Tömölova, K.M. (2020). Türkiye’nin işçi göçüyle ilgili hukuksal ve normatif çerçevesinin değerlendirilmesi. https://turkey.iom.int/sites/turkey/files/sitreps/lmtr.pdf (Erişim: 15.04.2021)
Rittersberger-Tılıç, H. ve Bal, S. (2019). Türkiye emek piyasasında mülteciler/göçmenler: Görünmeyen emek ve görünen politika üzerine bir değerlendirme. Nüfusbilim Dergisi, 26-51.
TEPAV-Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (2018). Syrian entrepreneurship and refugee start-ups in Turkey: Leveraging the Turkish experience. https://www.tepav.org.tr/upload/mce/2019/haberler/tepav_and_ebrd__syrian_entrepreneurship_and_refugee_startups_in_turkey_lever….pdf. (Erişim: 16.02.2021)
TOBB-Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (2021). Kurulan/Kapanan şirket istatistikleri, 2011-2021.
http://tobb.org.tr/BilgiErisimMudurlugu/Sayfalar/KurulanKapananSirketistatistikleri.php (Erişim: 29.05.2021)
Turkuaz Kart Yönetmeliği (2017). T.C. Resmi Gazete, 30007, 14 Mart 2017.
TÜİK-Türkiye İstatistik Kurumu (2021). İşgücü istatistikleri, Ocak 2021. https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Isgucu-Istatistikleri-Ocak-2021-37486 (Erişim: 28.04.2021).
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, On birinci Kalkınma Planı (2019-2023). http://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2019/07/OnbirinciKalkinmaPlani.pdf (Erişim: 11.03.20219)
Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, Uyum Strateji Belgesi ve Ulusal Eylem Planı (2018-2023). https://www.goc.gov.tr/kurumlar/goc.gov.tr/Yayinlar/UYUM-STRATEJI/Uyum-Strateji-Belgesi-ve-Ulusal-Eylem-Plani.pdf (Erişim: 08.05.2021).
UİK-Uluslararası İşgücü Kanunu (2016). T.C.Resmi Gazete, 6735, 13 Ağustos 2016.
UN DESA-United Nations Department of Economic and Social Affairs. (2019). International migrant stock 2019. UN DESA Population Division, New York. www.un.org/en/development/desa/population/migration/data/estimates2/estimates19.asp. (Erişim:24.01.2021)
UN DESA-United Nations Department of Economic and Social Affairs. (2020). International migration 2020. https://www.un.org/en/desa/international-migration-2020-highlights (Erişim: 03.04.2021)
UNHCR-United Nations High Commissioner for Refugees (2021). https://www.unhcr.org/refugee-statistics/ (Erişim: 27.02.2021)
WORLDBANK-International migrant stock, total (2021). https://data.worldbank.org/indicator/SM.POP.TOTL (Erişim: 12.03.2021).
YUKK-Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (2013). https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6458.pdf. (Erişim:08.03.2021)
[1] Geri dönüş, ülke değiştirme yahut ölüm gibi çeşitli sebeplerle sayılarda aşağı yönlü bir hareketlilik beklenebilir.