Üsküdar Belediyesi yıllardır başarıyla sürdürdüğü “Tebessüm Kahvesi” ile engelleri aşma konusunda güzel bir iklim oluşturuyor. Engellilerin sosyal hayata katılması, istihdam edilmesi ve toplumun engellilerle sağlıklı iletişim kurması gibi pek çok açıdan işlevsel olan bu projeyi, Üsküdar Belediyesi Sosyal Hizmetler Müdür Yardımcısı Mustafa Yıldız’la konuştuk. Dezavantajlı kesimleri önceleyen ve kamusal faydası yüksek projelerin artmasını umuyor, başta sorularımızı cevaplayan Mustafa Yıldız Bey olmak üzere bu alanda çalışan herkese teşekkür ediyoruz.
Öncelikle Dünya Engelliler Günü için ne söylemek istersiniz?
Aslında hepimizin bir engeli var. Bu fani hayatta bazılarımızın kısıtları belli oluyor, bazılarımızın olmuyor. Önemli olan kendi iç bünyemizle, kendi yapımızla, bize bahşedilen bu hayatla barışık yaşamak. Tabii ki Allah hiçbirimizi kaldıramayacağımız bir sınava tabi tutmasın. Allah özel arkadaşlarımıza şifa nasip etsin.
Onlarla anlayış içerisinde bir entegrasyon sürecini işletmesi gerektiğini düşünüyoruz. İnşallah dünya barışı içerisinde yeni bir sürece girilir. Çünkü engelli olma sebeplerinden bir tanesi de terör ve savaş maliyetleri. İnsanlığın yeniden barışa ve huzura kavuşması halinde hayat konforunun değişeceğini, ülkeler ve insanlar arasında yeniden huzurun tesis edileceğini söylemek istiyorum.
İnsanımızın tamamının, bu toplumun tüm renkleriyle bir arada yaşama pratiğini öğrenmesini arzu ediyoruz. Toplumun tüm renkleri güzel bir ahenk içerisinde… Bence farklı renklerde, farklı durumlarda da olsak; birbirimizi anlayabilecek, birbirimizle işbirliği ve hayat birliği yapabilecek güzel bir birikimimiz var. Biz bunu arzu ediyoruz. Bundan sonraki süreçte hem ülkemiz için hem coğrafyamız için hem de insanlık için, insanlığın tüm renklerinin bir araya gelebildiği, ortak bir zeminde, ortak bir sofrada buluşabildiği bir dönem olur inşallah.
Konuşmanızda entegrasyondan bahsettiniz. Üsküdar Belediyesi, Tebessüm Kahvesi ile bu entegrasyonla alakalı önemli bir adım attı. Bize bu projeyi biraz anlatabilir misiniz?
Tebessüm Kahvesi 2016 yılında hayata geçmiş down sendromlu 10 arkadaşımızın ve yardımcı personel arkadaşlarımızın çalıştığı, 3 asırlık bir köşkün bahçesinde hizmete girmiştir. Buradaki maksadımız toplumun bizimle çalışan özel arkadaşlarımızla entegrasyonuydu. Sosyalleşme açısından pek çok engelli arkadaşımız, imkân ve fırsat bulabiliyor ama toplumun arkadaşlarımızla entegrasyona ihtiyaçları vardı. Down sendromlu, otistik ya da başka bir sendromu olan arkadaşımızı gördüğünde nasıl davranması gerektiğini hepimizin öğrenmesi lazım. Dolayısıyla biz bu entegrasyon çalışmasını aslında bunun için yaptık. İstedik ki özel arkadaşlarımız toplumun içinde çalışsınlar ve toplum onlara entegre olsun. Onların aslında ötelenecek insanlar olmadığını bilakis çok sevecen ve iyi kalpli olduklarını görmelerini istedik.
Teki Türkiye’de hem yerel yönetim hem de hükümet politikaları bağlamında engellilere yönelik yaklaşımları nasıl buluyorsunuz? Sizce hangi alanlarda gelişime ihtiyaç var?
Dikkat ederseniz 5 yıl önce hepimiz mavi kapak topluyorduk engelliler için, tekerlekli sandalye almak adına. Bugün tekerlekli sandalye ya da baston alamayan engelli neredeyse kalmadı. Rehabilitasyon hizmetleri alamayan insan sayısı yok denecek kadar az. Devletimiz de toplumumuz da bu konuda iyi bir noktaya geldi. Ama elbette daha fazla mesafe kat etmemiz lazım. Özellikle çocuklarımızın sportif sanatsal kültürel alanlardaki mesleklerde daha çok yer bulması ve çalışabilir olduklarını toplumumuzun anlaması lazım.
Bizim bütün kamu kurumlarının, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının hepsiyle işbirliğine açık bir yapımız var. Dolayısıyla bu işbirliği ile hem ülkemizde hem de dünyada engellerin aşılması için elimizden geleni yapacağız.