Yayıncılık camiası içerisinde, özellikle Türkiye Yayıncılar Birliği’nin ısrarıyla, uzun süredir gündemde olan bir konu var: Kitapta Sabit Fiyat Yasası. Önümüzdeki sonbaharda yasalaşacağı konuşulan bu konu maalesef kamuoyunda yeterince tartışılabilmiş değil. Yasanın içeriğini ve ne tür bir hazırlık olduğunu da henüz bilmiyoruz. Peki sabit fiyat meselesi nedir? Olumlu veya olumsuz sonuçları neler olabilir? Yasanın uygulandığı ülkelerde mevcut durum nedir? Günün sonunda yayıncı, kitapçı, okuyucu üçgeninde kazanan olacak mı? Bu soruların yanıtlarını aramaya çalışacağız.
Sabit Fiyat Yasası (SFY), bir kitabın yayıncı tarafından belirlenen perakende satış fiyatının her yerde aynı şekilde uygulanması anlamına geliyor. Yani yayıncı “Bu kitap 30 TL’dir.” diyorsa, kitap satış sitelerinde, zincir kitabevlerinde, küçük kitapçılarda ve aklınıza gelebilecek her yerde o kitabın 30 TL’den satılmasıdır. Dolayısıyla kitabın satış fiyatını sadece kitabı üretenin belirlemesidir. Tıpkı bir çikolata markasının “önerilen satış fiyatı” diyerek etiketlediği fiyatı her markette (sanal dahil) aynı fiyatta bulacağımıza inanmamız gibi… Kulağa bu şekilde hoş geliyor mu? Yoksa sizi biraz endişelendirdi mi?
Endişeli Okurlar
Türkiye Yayıncılar Birliği’ne göre endişelenecek bir durum yok, hatta sevinçten havalara uçmalıyız çünkü bu yasayı başarılı bir şekilde uygulayan Avrupa ülkelerinde çok iyi sonuçlar alınmış.[1] 1888’de Almanya’da ilk defa uygulanmaya başlanan SFY, kitap satış siteleri ile küçük-büyük ölçekli kitabevleri arasında bugüne kadar bir denge kurmuş görünüyor. Avusturya, Fransa, Güney Kore, Japonya, Meksika, Arjantin gibi ülkelerde uzun süredir; bazı ülkelerde ise yasa ile değil ancak yayıncı ve kitapçı arasındaki özel bir ticaret anlaşması ile uygulanıyor. Fransa’da ilk kararname 1924’te, ilk yasa ise 1981’de çıkmış. Hollanda’da ilk özel düzenleme 1905’de, ilk sektörel düzenleme 1924’te, ilk yasa 2005’te yapılmış.
İngiltere 1995’de sabit kitap fiyatlamasından vazgeçmiş ve o tarihten 2001’e kadar bağımsız kitabevleri sayısında %12,5; 2005-2014 arasında ise %38,8’lik bir düşüş yaşanmış. Sabit kitap fiyatı olan Fransa’da 2015’de 2.500 kitabevi var iken, aynı yıl İngiltere’de ise bu rakam 894 olmuş. 2019’da Fransa’da bağımsız kitabevi sayısı 3.300’e yükselirken aynı yıl İngiltere’de ise bu rakamın 890’a düştüğü görülmüş.
Sabit kitap fiyatı uygulaması olan Almanya’da 1996-2018 arasında kitapların ortalama fiyat artışı %29 olmuş. Uygulamanın olduğu Fransa’da aynı dönemde %28. Uygulamadan 1995’te vazgeçen İngiltere’de ise aynı dönemde kitap fiyatları %80 artmış. Almanya’da online kitap ticareti, satışların yaklaşık %20’sini oluşturuyor. Tüm kitap satışlarının %30’u bağımsız kitabevlerinde, %20’si zincir mağazalarda, kalanı ise diğer satış kanallarında gerçekleşiyor. Fransa’da bağımsız kitabevlerinin pazar payı %40, online kitap satışlarının pazar payı %20, zincir mağazaların %30, diğer kanalların ise %10.
Türkiye’de üretilen ve satılan kitap istatistiklerine sahibiz ancak kitap satış sitelerinin, kitabevi zincir mağazalarının ve bağımsız kitapçıların pazar paylarına dair ne yazık ki yeterli veriye ulaşamıyoruz. Ülkemizde bandrol alımı konusunda tek yetkili kurum olan Yayımcı Meslek Birlikleri Federasyonu’nun (YAYFED) en son 2019’da açıkladığı verilere göre[2] yıl içinde yayımlanan 68 bin 554 kitap çeşidiyle, Uluslararası Yayıncılar Birliği (IPA) verilerini dikkate aldığımızda dünya sıralamasında altıncıyız. 2019’da 423 milyon 602 bin 825 kitap üretilmiş. Pazar büyüklüğü %27 artışla 8 milyar 852 milyon TL olmuş.
Kitap Bir Kültür Ürünüdür
Kitabın diğer piyasa ürünleri gibi değil bir kültür ürünü olarak görülmesi gerektiğini düşünen Türkiye Yayıncılar Birliği’nin başkanı Kenan Kocatürk’ün ısrarla savunduğu bu yasa meclisten geçerse kitapçılara özel bir koruma sağlanmış olacak. Sektör sürdürülebilir bir yapıya kavuşacak. Sürprizler azalacak, herkes önünü daha rahat görmüş olacak; kâr-zarar hesapları daha makul bir çizgide yapılacak. Kocatürk, “Yayıncılık bir kamu hizmetidir, kültürel çeşitlilik ve zenginlik olarak bakılmalı ve devlet tarafından koruma altına alınmalıdır,” diyor.[3] Serbest piyasa ekonomisi kitap için geçerli olmasın anlamına geliyor bu. Bu yasa geçerse ve bağımsız kitabevleri korunursa bunda yayınevinin, yazarların, çevirmenlerin hatta kitap satış sitelerinin bile kârlı çıkacağını ifade ediyor. Böylece kitap çeşitliliği ve yeni kitaplar için fırsatlar oluşturulmuş olacak.
Kitapçı derken, zincir kitabevleri ve butik kitapçıları beraber düşünmemiz gerekiyor. Zira Kocatürk kadar yasanın geçmesini isteyen bir grup daha var: D&R mağazalarının 2018’den bu yana sahibi olan Turkuvaz Grubu.
SFY’nin uzun süredir konuşulup şu an yasalaşma yolunda ciddi adımların atılmasında kuşkusuz Turkuaz Grubu’nun baskısının çok önemli bir rolü var. Turkuvaz grubu hükümete yakınlığını da kullanarak yasanın geçmesi için ciddi bir gayret gösteriyor.[4] Çünkü D&R mağazaları iyi iş yapmıyor, pandemi zaten çok olumsuz bir sonuç doğurdu, bununla birlikte internetteki kitap indirimleri ile yarışamayan D&R, ayrıca yeni mağazalar da açarak zincir kitabevleri arasındaki üstünlüğünü Kırmızı Kedi, İstanbul Kitapçısı, Nezih, Penguen, Remzi gibi diğer zincir kitabevlerine kaptırmak istemiyor.
Yasa geçerse bir kitabın fiyatı Kitapyurdu, Babil, Amazon, İdefix[5] gibi sitelerle mezkur zincir kitabevlerinde aynı düzeyde olacak. Yasa ile ilgili somut bir hazırlık olup olmadığını bilmiyoruz fakat Turkuvaz’ın yayın organlarında konuyla ilgili haberler çıkmaya başladı. Yasa hazırlanıyorsa içeriğinde neler var, sabit fiyat ne kadar süreliğine kalacak, yayıncı istediğinde fiyatı güncelleyebilecek mi, internet satışına ya da kitap fuarlarına özel bir indirim yapılabilecek mi, kamu kurumlarının toplu kitap alımlarında değişiklik olacak mı, ders kitaplarının durumu nasıl olacak, e-kitap ve sesli kitap bu yasadan ne düzeyde etkilenecek, bunları henüz bilmiyoruz.
Okuyucu İçin İyi mi Kötü mü?
Peki yasanın okuyucuya bakan kısmı nasıl? Yasanın açıkçası çok olumlu sonuçları olabileceğini düşünüyorum. En başta, kitapçıları gezip biraz kitap inceledikten sonra dur bir de internette ne kadarmış diye site site gezme zahmetinden kurtulacağız. Bir kitabı almaya karar verdiğimizde en az birkaç farklı siteden en uygununu bulmaya çalışmayacağız (yoksa siz öyle yapmıyor musunuz?). Çünkü bileceğiz ki oradaki fiyatı neyse diğer tüm sitelerde de aynı olacak. Diğer taraftan, patır patır kapanan kitapçılar yeniden piyasaya çıkabilecek, mevcut kitapçı sayıları artacak ve yaşamaları için elverişli bir zemin oluşacak. Okuyucuya daha adil seçenekler sunulmuş olacak ve okuyucu indirim-kargo bedava kovalamak yerine sadece kaliteli alışverişe odaklanacak. Ya kitap fiyatları? İşte okura bakan kısmıyla en can alıcı husus bu. Türkiye Yayıncılar Birliği her ne kadar kitap fiyatları düşecek dese de buna ne yazık ki inanmak içimizden gelmiyor. Neden mi?
Hikayeyi biraz daha geriye sararak Türkiye’de şu an kitapların satış politikasının nasıl belirlendiğini bir hatırlayalım. Kabaca tarif edecek olursak, A yayınları piyasaya yeni bir kitap çıkartacağında, kitabın baskı, yazar telifi, varsa çeviri telifi, kağıt fiyatı; tasarım, dizgi, editöryal masraflar, ofis giderleri, çalışanlar, kargolama, sosyal medya, reklam ve elbette yayınevinin kârı gibi masrafları düşünerek o kitaba dair bir “üzeri fiyat” belirler. Üzeri fiyatın %50’si düşülerek dağıtıma verilir. (Ya da araya dağıtıcıyı dahil etmeden yayıncı kendisi satıcılara da ulaştırabilir ama bu daha meşakkatli bir iş olacaktır.) Dağıtıcı %5 ile %7 oranında payını alarak satıcılara kitabı gönderir. İşte tam burada zincir kitabevleri, büyük-küçük ölçekli kitapçılar ve kitap satış sitelerinin satış fiyatını belirleme politikası değişir. Kitabevleri üzeri fiyattan pek indirim yapmaz hatta üzerine fiyat bile ekleyebilir (bu gözler bunları da gördü), indirim yaparsa da %10’u geçmez. Kitap satış siteleri %30-%40 oranında bazen zararına daha yüksek indirimler yapabilirler, yeter ki müşteri rakip kitap satış sitelerine gitmesin. O kitaptan zarar eder ama sepetteki diğer kitaplardan kâr edebilir.
Yazar telifini ortalama %7-10, çevirmen telifini yine aynı oranlarda düşündüğümüzde, ofis giderleri ve diğer masrafları da hesaba kattığımızda yayıncıya bir kitaptan üzeri fiyatıyla kâr olarak %15-20 kalırken, kitabı satan kitapçıya %30 oranında kâr kalabilir. Kitap satış sitesine ise indirimine göre bu oran %10 olacaktır. Tabii kitap satış siteleri günde on binlerce kitap sattığında bu inanılmaz rakamlara tekabül edecektir.
“Okuyucuya daha adil seçenekler sunulmuş olacak ve okuyucu indirim-kargo bedava kovalamak yerine sadece kaliteli alışverişe odaklanacak.”
Yayınevlerinin Üzeri Fiyat Uygulaması
Yayınevi büyük bir holding-banka çatısı altında yayın yapıyorsa kendi şartlarını dikkate alarak daha uygun fiyatlar belirlerken orta ölçekte ya da butik bir yayıneviyse üzeri fiyat belirleme işi epeyce değişir. Örneğin İş Bankası Kültür Yayınları bir klasik ya da güncel eser yayınlayacağında 15 TL gibi son derece okuyucu dostu makul bir üzeri fiyat belirleyebilir. O kitabı tek seferde 20-30 bin basabildiği için bu fiyatlandırma onu zorlamayacaktır. Gelgelelim İletişim Yayınları gibi banka-holding desteği olmayan ama büyük yayınevlerinden sayabileceğimiz yayınevlerinin üzeri fiyat bandını son zamanlarda 40-50 TL arasında tuttuğu görülüyor. Son kitaplarına göz attığımızda Can Yayınları üzeri fiyatta 25-30 TL, Kronik 30-35 TL, Alfa 40-45 TL, İZ 25-30 TL belirliyor. Elbette bu kitabın hacmine, çeviri olup olmadığına ve ne kadar basıldığına göre değişiyor.
Yapı Kredi, İş Bankası gibi banka sermayesi ile çalışan ve nispeten kârı öncelemeyen (!) yayınevleri klasik kitapları 8-10 TL üzeri fiyatla satışa sunduğunda %40 indirimle bu eserler okuyucuya 5-6 TL’ye ulaşabiliyor. Güncel kitaplar için fiyat bandı biraz daha yükseliyor tabii. Örneğin Orhan Pamuk’un son romanı Yapı Kredi’den 45 TL üzeri fiyat ve %31 indirimle babil.com’da 31,12 , kitapyurdu.com’da ise %60 indirimle 17,89 TL’ye satışa sunuluyor. Amazon’da da Kitapyurdu ile yakın bir fiyattan okurla buluşuyor. Bağımsız kitabevlerinde muhtemelen bu bahsi geçen kitabı 35-40 TL’ye alabilirsiniz. Okuyucu elbette bu durumda kitapçıyı gezerken hoşuna giden kitabı internetten almayı tercih edecektir.
Herhangi bir kitapçının bu sitelerin yaptığı gibi yüksek oranda bir indirim sunması olanaksız. Yüksek kiralar, çalışan maliyeti, stopaj gibi masraflarla günlük alabileceği müşteri sayısı belli iken devasa depolar tutup az sayıda çalışanla günde binlerce kargo çıkartan internet satış siteleri ile rekabet etme şansları ne yazık ki yok. O yüzden son yıllarda kitapçı sayılarında dramatik bir düşüş yaşanıyor. Ayakta kalanlar, kırtasiye malzemesi ve çay-kahve satarak kendini idare etmeye çalışıyor.
Yayıncılar, Kitabevi Sahipleri, Kitap Satış Sitesi Sorumluları Konuya Nasıl Bakıyor?
Bu konuyla ilgilenen herkesin merak ettiği hususlardan biri de yayıncıların, kitap satış sitesi sorumlularının ve kitabevi sahiplerinin konuya nasıl baktığı. Konuştuğum yayınevi sahiplerinin kafası karışık, konuyla ilgili açıkçası detaylı bilgileri de yok. Kitap satış sitelerinin yetkilileri zaten bu konuya pek sıcak bakmıyorlar. Bazıları kitap okuma oranlarının ve satılan kitap adedinin ciddi oranda düşeceğini, bunun da yayıncılar ve kitap satış noktaları için olumsuz bir gelişme olacağını ancak kitapçı sayılarının artacağını düşünüyor. Ben de aynı kanaatteyim ancak birkaç yıl sonra bu düşüşlerin ve artışların normal bir seviyeye oturacağını, grafikte ciddi bir değişim olmayacağını düşünüyorum. Korsan e-kitap seçeneğine yönelme artacak, büyük sermayesi ve sadık müşterileri olmayan (neden olsun ki?) kitap satış siteleri kapanacak, diğerleri de daha kaliteli hizmet sunmak için güncelleme yapmak ve farklı kampanyalar üretmek zorunda kalacaklar. Örneğin sitemizden şu kadar miktarda alışveriş yaparsanız şöyle hediye kuponu kazanabilirsiniz gibi. Bunların hepsi kitap fiyatlarının nasıl belirleneceği ile doğrudan alakalı olacak. Okuyucu aynı fiyatı her yerde göreceğine emin olduğunda yine kitap satış sitelerinden alışverişine devam edecek mi, yoksa her kitabı rahatça bulamayacağı bağımsız kitabevlerine gidecek mi bilemiyoruz. Fakat taşrada zaten doğru düzgün kitapçı bulamayan okurlar için alternatif olmadığından kitap satış siteleriyle devam edeceklerini şimdiden düşünebiliriz.
Kitap Fiyatları Düşer mi?
SFY’nin meclisten geçmesi sonrasında kitap fiyatlarının şu anki üzeri fiyatlardan satılacağı ya da çok az (belki %10-15) aşağı ineceğini öngörüyorum. Üzeri fiyatı 30 TL olan bir kitap yasa geçtikten sonra yüksek ihtimalle 15 TL’ye düşmeyecektir. Her yerde 30 TL’ye ya da daha iyimser bir düşünceyle 25 TL’ye satılacaktır. Tıpkı kitapta KDV’lerin sıfıra çekilmesinden sonra kitap fiyatlarında bir indirim olmaması gibi ya da dolar yükseldikten sonra artan kitap maliyetlerinin dolar düştükten sonra düşmemesi gibi… Bu okuyucu için elbette kötü haber. Zincir kitabevleri için son derece iyi, ayakta kalmaya çalışan butik kitapçılar için de nispeten iyi bir haber olabilir. Kitap satış siteleri için ise çok çok kötü bir haber olacaktır. Sitelerdeki satışların ciddi anlamda düşeceğini düşünmek için müneccim olmaya gerek yok.
Amazon’un ABD ve İngiltere’deki yükselişi, rekabet edilemeyecek düzeydeki indirimleri, kampanyaları, hızlı ve bedava kargo seçenekleri sonrası yüzlerce kitapçının kepenk indirmek zorunda kaldığını biliyoruz. Alternatifleri yok ettikten sonra Amazon’un kitap fiyatlarını daha sonra peyderpey artırdığını da. Kapitalizme hoş geldiniz!
İndirim oranları, kargo bedava kampanyaları için alışveriş yapmak zorunda kaldığımız kitap satış sitelerine veda edecek, kaliteli hizmet sunan daha iyi bir kitap satış sitesi varsa ona yönelecek, zincir kitabevlerinden tereddüt etmeden kitap alabilecek ve belki mahallemizin kitapçısına uğrayacağız. Ama o eski müthiş (!) indirimleri bir daha göremeyeceğiz. Bunun orta ve uzun vadedeki sonuçlarını ise hep beraber merakla gözlemleyeceğiz…
[1] https://turkyaybir.org.tr/wp-content/uploads/2021/03/SabitFiyatsunumkitabevleri_Ekim2020_Tybsite.pdf
[2]https://www.yayfed.org/yillik-degerlendirme-raporlari
[3]https://kayiprihtim.com/haberler/edebiyat/sabit-fiyat-yasasi-kitap-sektoru/
[4] Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın “Adil Bir Dünya Mümkün” isimli kitabı geçtiğimiz günlerde Turkuvaz Grubu’nun yayınevi olan Turkuvaz Yayınları’ndan çıktı. Grubun CEO’su Serhat Albayrak, aynı zamanda Erdoğan ailesinin damadı olan eski Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın abisidir. SFY ile ilgili Turkuvaz grubunun medya organlarında son zamanlarda sürekli haberler yapıldığını gözlemliyoruz.
[5]idefix’in de Turkuvaz Grubu’na ait olduğunu hatırlatalım