10 Mayıs’ta başlayan ve 21 Mayıs’taki ateşkesle son bulan İsrail’in Gazze’ye yönelik son saldırıları, özellikle Amerikan kamuoyunda daha önce görülmediği ölçüde düşük destek toplarken, geniş çevrelerde de tartışmalara neden oldu. İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırıları ABD’de belki de hiç olmadığı kadar sorgulanırken, kamuoyunda Biden yönetiminin İsrail’e verdiği koşulsuz destek de ciddi tepki çekti. Bu süreçte İsrail polisinin ve askerlerinin aşırı güç kullanımı ve 65’i çocuk 240 Filistinli sivilin hayatını kaybetmesi, ABD’deki İsrail’e koşulsuz destek yaklaşımını ciddi şekilde zorladı. Özellikle progresif Demokrat Kongre üyelerinin İsrail saldırılarını açık bir şekilde eleştirmesi ve Biden yönetimini bu konuda tavır almaya çağırması, Washington’daki İsrail’e destekle ilgili tek sesliliği de ortadan kaldırmış oldu. Bu süreçte Yahudi olsun veya olmasın gençlerin Filistin’e yönelik duyarlılığı artarken, Amerikalı Yahudiler de Netanyahu yönetiminin aşırı güce dayalı politikalarına biraz daha fazla tepki göstermeye başladı.
Kamuoyunda ve Kongrede İsrail ayrışması
Genel anlamda İsrail’e her zaman yüksek oranda destek veren Amerikan kamuoyu, 11 günlük son krizde İsrail’in saldırılarına yönelik eskiye nazaran biraz daha eleştirel bir pozisyon aldı. Bunda ABD içinde iyi organize olmuş çoğunluğu progresif Demokrat Filistinli grupların, Amerikalı Müslüman sivil toplum örgütlerinin, geçen yılki George Floyd olaylarıyla ayrımcılığa karşı farkındalığı artan grupların ve elbette Kongredeki bazı Demokratların yarattığı dalganın etkileri var. Saldırılar devam ederken ABD’nin birçok büyük kentinde düzenlenen miting ve yürüyüşlere katılan yüz binlerce insan Filistin’e destek verip İsrail’e tepkilerini ortaya koyarken, bu gösterilere Filistinli Amerikalıların ve Amerikalı Müslümanların yanı sıra beyaz Amerikalı gençlerin, siyahi Amerikalıların ve diğer etnik kökenden kişilerin de katılması çok önemli bir kayıt olarak tarihe düşüldü.
Öte yandan yapılan anketler de ABD toplumunun İsrail konusunda giderek daha sorgulayıcı bir noktaya geldiğine işaret ediyor. Örneğin, Harvard-Harris tarafından Mayıs ayının sonunda yapılan güncel bir araştırma bu noktadaki değişimi gözler önüne seriyor. Buna göre 18-34 yaş grubundaki gençlerin bölgedeki şiddetten yüzde 60 oranında İsrail’i, yüzde 40 oranında Hamas’ı sorumlu tuttuğu ortaya çıktı. 35-49 yaş grubunda İsrail ile Hamas arasındaki sorumluluk yüzdeleri hemen hemen eşit çıkarken, 50 yaş üzerindeki katılımcıların yüzde 70’i Hamas’ı sorumlu tuttuklarını dile getirdi.
“Buna göre 18-34 yaş grubundaki gençlerin bölgedeki şiddetten yüzde 60 oranında İsrail’i, yüzde 40 oranında Hamas’ı sorumlu tuttuğu ortaya çıktı.”
ABD Kongresinde yükselen İsrail eleştirileri ise daha önce hiç olmadığı kadar kamuoyunda ve medyada dikkat çekti. Progresif Demokrat Senatör Bernie Sanders ile Temsilciler Meclisi üyeleri Filistin asıllı Rashida Tlaib, Somali asıllı Ilhan Omar ve Amerikalı Alexandrida Ocasio-Cortez, Mark Pocan ve Marie Newman gibi isimlerin Washington’da yarattığı etki, Cumhuriyetçi ve bazı Demokratların İsrail lehine yarattığı etkiden daha fazlaydı. Sanders’ın Senato kürsüsünden “İsrail’in kendini savunma hakkı var da Filistinlilerin yok mu?” şeklindeki çıkışı hem geleneksel medyada hem de sosyal medyada geniş yankı buldu.
“Sanders’ın Senato kürsüsünden “İsrail’in kendini savunma hakkı var da Filistinlilerin yok mu?” şeklindeki çıkışı hem geleneksel medyada hem de sosyal medyada geniş yankı buldu.”
Yahudi gençler ve Ortodoks Yahudiler “Siyonist politikaları” benimsemiyor
Öte yandan Amerikalı Yahudilerin kendi içlerinde de İsrail’in politikalarına destek konusunda ayrışmalar olduğu göze çarpıyor. Esasen öteden beri özellikle Ortodoks Yahudilerin Siyonist politikalardan rahatsız oldukları bilinen bir durum. Buna ilaveten son saldırılarda özellikle genç Yahudilerin İsrail’in/Netanyahu’nun politikalarını daha fazla eleştirmeye başladığı ve bu gençlerin önemli kısmının kendini sol liberal ve Demokrat olarak tanımladığı ortaya çıkıyor.
Amerikan medyasına da son dönemde sıkça yansıyan bu durum, Amerikalı Yahudilerin giderek artan oranda iki devletli çözüm dışındaki uygulamaları eleştirdiklerini gösteriyor. Çeşitli platformlarda yazılar yazan Demokrat Yahudi yazarlar, 2014 yılında İsrail’in Gazze saldırıları ile 2021 yılındaki saldırıları kıyaslayıp bu yılki krizde Yahudilerin bölündüğünü dile getiriyorlar. Örneğin, ailesi Holocaust kurbanı ve sıkı bir İsrail destekçisi olan Yahudi Amerikalı gazeteci Marisa Kabas, Rolling Stones’taki yazısında Yahudi gençlerin bölgedeki durumu ciddi şekilde sorguladıklarını belirtiyor. Bunda özellikle geçen yıl yaşanan siyahi George Floyd’un polis şiddetiyle ölümü ve sonrasındaki olayların önemli rol oynadığını vurguluyor. Benzer şekilde “Jewish Currents” editörü Arielle Angel da Guradian’daki yazısında Yahudi olmak veya İsrail’i desteklemekle Siyonist politikaları savunmak arasındaki farka dikkat çekiyor. Bu ayrımı en net şekilde gençlerin yaptığına dikkat çeken bu ve bunun gibi yazarlar, genç Amerikalı Yahudilerin iki devletli çözüm konusunda daha net bir zihne sahip olduğunu kaydediyor.
Gerek Amerikan toplumundaki İsrail’e desteğin kısmen düşmesi, gerekse Yahudi gençler arasındaki İsrail’i sorgulama oranının yükselmesi, özünde İsrail’in değil Netanyahu’nun “ırkçı” politikalarına bir tepki olarak ortaya çıkıyor. Amerikan siyasetinde giderek etkisi artan progresif Demokratların da sıkça dile getirdiği gibi Filistinlilerin de en az İsrailliler kadar yaşama hakkı olduğu konusunda ABD’de giderek büyüyen bir yaklaşım ortaya çıkıyor. Bu trendin devam etmesi durumunda İsrail, orta vadede ABD yönetiminden alsa bile Amerikan toplumundan istediği desteği almakta zorlanacaktır. İki devletli çözümü ya da Filistinlilerin de yaşama hakkının olduğunu savunan Amerikalı gençler, genç Yahudiler, Ortodoks Yahudi gruplar, progresif Demokratlar ve bu yelpazeye dahil diğer toplumsal kesimler, zamanla ABD’nin İsrail politikasını belli ölçüde etkileyecektir.