Salgın Zamanında Sivil Toplum -II - İLKE Analiz

Salgın Zamanında Sivil Toplum -II

Ömer Torlak

Yazının birinci bölümü için:
https://www.ilkeanaliz.net/2021/02/18/salgin-zamaninda-sivil-toplum-i/

Salgın Döneminde STK’larda Süreç Yönetimi

Eve kapanma, iş yerlerinin kapanması, esnek ve evden çalışma formlarının artan biçimde uygulamaya geçirilmiş olması, gündelik iş yapanların yeni işsizler olarak gelirsiz kalması ve var olan işsizlere eklenmesi, tedarik ve lojistikte küreselleşen alışkanlıkların yeniden gözden geçirilme ihtiyacı gibi çok sayıdaki hızlı değişimle birlikte STK’ların da ticari işletmelere benzer şekilde bazı süreçlerini dijitale taşınması gerekliği ortaya çıkmıştır. İnsana dokunma özelliğinin gönüllüler ve ihtiyaç sahipleri için olmazsa olmaz niteliğine rağmen salgın sürecinin ortaya çıkarmış olduğu kaygının büyüklüğü ister istemez faaliyetlerin önemli bir kısmının geleneksel olandan dijital olana kaydırılmasını beraberinde getirmiştir. Böyle bir gelişmenin imkân sahibi bağışçıların da yardım etme duygularını destekleyici olabilmesi bakımından olumlu sonuçlar ürettiği de söylenebilir. Bu sonucun olumlu olma gücünün artırılabilmesi bakımından STK’ların güvenilirliği, itibarı ve marka değeri yanında dijital imkânları doğru, zamanlı ve farklı bağışçı hedef kitlelerini dikkate almak suretiyle kullanabilme becerisi de çok önemlidir.

Süreçlerin yönetimi bakımından salgın süreci ve sonrasına ilişkin olarak STK yönetimlerinin gönüllülerinden başlamak üzere yeni iş formlarına uyumda zorluk çekecek ve belki de uzun süre gelirsiz kalacak ya da gelir kaybı yaşayacak hedef kitlelerindeki insanların bazı becerilerinin geliştirilmesi, onlara bazı yeni beceriler kazandırılması ve dijital ortamlarda süreç yönetimine katkı konularına odaklanmalarında fayda olacaktır. Bu şekilde bir yönüyle kaynaklarını daha etkili ve verimli kullanmak suretiyle yardım ve desteklerin önem ve önceliklendirilmesi bir yönüyle de becerileri artırılmış gönüllülerin hem kendilerine hem de topluma olan katkılarının artırılması sağlanabilecektir.

Dijital süreç yönetimlerinin doğru bir şekilde kurgulanması ve sürdürülmesi, STK’lar için şeffaflık konusunun öneminin anlaşılmasına katkı sağlayacak beraberinde gönüllü katılım ve desteklerin artmasına yol açabilecek, kayıt dışılığın önlenmesine yol açacağı gibi etkin süreç yönetimleri ile gelir-gider dengelerinin güçlü bir şekilde kurulabilmesini de destekleyecektir. Böylesi bir değişimle gönüllülerin saha dışındaki pek çok işi dijital ortamda sürdürme yeteneği artarken kaygısı azalacak ve elde edeceği bu yeteneklerini şahsi kazanç elde edebilme bakımından da değerlendirebilme imkânı kazanmış olacaktır. Bir başka ifadeyle yeni süreç yönetimi bağlamında gelişen dijital becerilerle değişen iş ortamının gerekliliklerine uyarlama şansı gönüllüler ve destek verilen kesimler için de artırılabilecektir.

“Dijital süreç yönetimlerinin doğru bir şekilde kurgulanması ve sürdürülmesi, STK’lar için şeffaflık konusunun öneminin anlaşılmasına katkı sağlayacak beraberinde gönüllü katılım ve desteklerin artmasına yol açabilecek, kayıt dışılığın önlenmesine yol açacağı gibi etkin süreç yönetimleri ile gelir-gider dengelerinin güçlü bir şekilde kurulabilmesini de destekleyecektir.”


Yönetim vizyonu ve kriz dönemlerine hazırlık bakımından da salgın sürecinin birey, şirket ve devlet yönetimleri için olduğu gibi STK yönetimleri için de önemli çıkarımlara sebep olduğu söylenebilir. Karşı karşıya kalınan yeni ve ayrıksı durum sebebiyle STK’lar çıkış noktası ararken günü kurtarma bakış açısına değil de yeni duruma uygun süreç yönetimine ve bakış açılarına odaklanabilme becerisini gösterebilirlerse yönetim ve gönüllüler düzeyinde yeni bir öğrenme fırsatı olduğunu ifade etmek yanlış olmayacaktır. Böyle bir fırsatı yerli yerinde, zamanlı ve doğru bir biçimde değerlendirme niyeti bile başlı başına anlamlı bir çıkış noktası olacaktır. İçe kapanmacı ve paylaşımdan uzak tutum ve davranışların sadece ilgili STK’ya zarar vermeyeceği genel olarak itibar ve imajı olumsuz etkileyeceği, gönüllülerin heyecan ve bağlılıklarını zayıflatabileceği de unutulmamalıdır.

Gönüllü ve destek verilen hedef kitlelerdeki jenerasyon farklılaşması da dikkate alındığında, STK’lar bakımından da süreç yönetimlerinin salgın süreci ve sonrasına ilişkin yeniden gözden geçirilmesinin ayrıca önemli olduğu daha kolay anlaşılabilir. Pek çok STK yönetimi bakımından kuşaklar arasındaki değişime karşı yaşanan körlük ya da gereksiz direncin beraberinde getirdiği etkinsizlik ve verim kaybının ortadan kaldırılabilmesi bakımından da salgın süreci ve sonrasına ilişkin süreç yönetimi konularını gündemine alabilen STK’ların yeni imkân ve fırsat pencerelerinden yararlanmaları mümkün olabilir. Bu şekilde önceki kuşaklardan yöneticilerin dijital süreçlere yönelik becerileri artarken daha genç kuşakların yaşanmış tecrübeleri ilk ağızdan duyma, o tecrübeleri yeni süreçlerde değerlendirme ve nihayetinde farklı bakış açılarının, farklı yetenekler ve tecrübelerin birlikte çalışması sonucunda STK’larda etkili ve verimli çalışmalara yol açması bakımından salgın sürecinin belki de bir imkâna dönüştürebilmesi örnekleri yaşanabilir.


Salgın Süreci ve Sonrasında STK’lar İçin Dersler


Süreç yönetimini iyileştirme yanında gelir-gider dengesini etkin bir şekilde işletebilmek, gönüllüler ile günlük çalışan ve iş biçimine göre kısa sürede iş kaybı yaşayanlara yetenek kazandırmak gibi öncelikli amaçlara erişebilme bakımından STK’ların asli faaliyetleri olan yardım ve desteklere odaklı hareket etmelerine fayda sağlayacağı değerlendirilmektedir. Böylesi bir odaklanma sayesinde benzer işleri yapan ve özellikle yakın bölgelerde faaliyet gösteren STK’lar ile faaliyet ve hedef kitle ya da bölge paylaşımına imkân tanıması mümkün hâle gelebilecektir. Bu şekilde hem STK özelinde hem de gönüllü çalışmaları ve destek verenlerin geneli bakımından kaynaklarının daha etkili ve verimli bir şekilde kullanılması söz konusu olacaktır. Odaklı çalışabilen STK’ların gönüllüler ile katkı verebilecekleri işsizlerin salgın sürecinin de tetiklemiş olduğu yeni iş modellerine uyum kapasitelerini geliştirmeye yönelik yetenek ve beceri geliştirme çalışmalarına ağırlık vermeleri de mümkün hâle gelebilir. Böylesi çalışmaların aslında STK’ların dijitalleşen dünyada yeni iş modellerine daha fazla katkı ve gönüllü destek verebilecek insan değerini ortaya çıkarma ihtimali de güçlenmiş olacaktır. Balık desteği yerine balık tutma becerisini kazanan bireyin öz güveni artacağı gibi vefa duygusu körelmemiş çok sayıdaki insan kendisine verilen desteği idrak ve takdir ederek imkânı ölçüsünde verebileceği gönüllü destekleri artırmaya çalışacaktır. Kendi yeteneklerine değer ve önem verildiğinin farkına varan daha fazla sayıdaki insanın gönüllülük çalışmalarına katılımı artarken kazanılan yeni beceri ve yeteneklerle STK’ların kurumsal kapasitelerine katkıları da zenginleşir. Böyle bir sonuç aslında toplum olarak da gönüllü katılımın nicelik ve nitelik olarak büyümesi anlamına gelir. Gönüllü katılım ve desteklerin nesiller arası farklılıklar dikkate alınmak suretiyle artırılabilmesi, onlara sağlanacak yetenek ve beceri destekleri bağlamında oldukça önemlidir. Pek çok gönüllü kuruluşun kurucu unsurları olarak daha ileri yaşlı kuşağın tecrübeleri ile gençlerin gönüllülük çalışmalarına yaklaşımı, şeffaflıktan anladıkları, hassasiyetleri, salgın süreci ve sonrasına ilişkin hangi yetenek ve becerilerin daha önemli hâle geleceği gibi pek çok husus bakımından dijital dünyaya yatkınlık gibi konuların uyumlaştırılabilmesi oranında daha güçlü STK yapılarının ortaya çıkabileceği düşünülebilir. Bunun yanında odaklanma ile birlikte STK’ların şeffaflaşma, gelir-gider dengesine daha fazla önem ve öncelik verme ve tüm bunlarla birlikte sahip oldukları kaynak, kapasite ve imkânları olabildiğince etkili ve etkin bir biçimde kullanabilme imkân ve yetenekleri de artacaktır. Dolayısıyla STK’ların salgın sürecini bu bağlamda çok iyi değerlendirip doğru odaklanma stratejileri geliştirmeleri elzem gözükmektedir.

Editör Notu: Bu yazı İLKE VAKFI’nın hazırladığı “Sivil Toplumun Son On Yılı” başlıklı Alan İzleme Raporu için hazırlanmıştır. İLKE Analiz’de iki bölüm halinde yayınlanacaktır. Yukarıdaki metin, bu yayının ikinci bölümüdür.

0 yorum

Diğer Yazılar