Son yarım asırda kız çocuklarının eğitim hayatına katılımının ciddi bir şekilde artmasıyla birlikte erkeklerin eğitim süreçlerinden, mesleki ve toplumsal hayattan geriye doğru çekilişi küresel anlamda önemli bir tartışma konusu haline geldi. Amerikalı yazar Hanna Rosin 2012’de yayınladığı The End of Men: And the Rise of Women[1]isimli kitabında kadınların artık eğitim ve mesleki hayatta dolayısıyla toplumda erkeklerin önüne geçmeye başladığına dikkat çekti. Amerika’da 2009 yılında kadınlar çalışma hayatında erkekleri sayıca ilk kez geride bırakmıştı. Rosin’e göre bu insanlık tarihi boyunca görülmemiş bir olgu olarak artık yeni bir döneme geçişi ifade ediyordu.
Richard V. Reeves da geçen yıl yayınladığı Of Boys and Men[2] isimli kitabında Amerika’da kız öğrencilerin erkeklerin önüne geçişini irdeledi. Finlandiya’da PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) sonuçlarına göre Finli kız öğrencilerin %20’si testte en yüksek okuma seviye puanı alıyorken, bu oranın erkeklerde %9 olduğunu dile getirdi. Ayrıca en gelişmiş 20 ülkede de durumun farklı olmadığına dikkat çekti. Buradan hareketle Reeves, Amerika’da da kız öğrencilerin not ortalamalarında, liseyi bitirme oranlarında ve üniversitede eğitim görme sayılarında erkeklerin önüne geçtiğine işaret ederken[3] her dört erkekten birinin sorun yaşadığı bir eğitim ortamında sorunun erkeklerde değil sistemde olduğuna vurgu yaptı.[4]
New York Times’ta yazdığı yazıda[5] Thomas B. Edsall, Amerika’da erkeklerin temel, lisans ve lisansüstü eğitimde geri kaldıklarını ve böylece iş piyasalarında da erkeklerin dezavantajlı konuma gelmeye başladıklarını dile getirdi. Edsall, okulların ve eğitim süreçlerinin kız öğrencilere daha uygun bir şekilde tasarlandığını ve bu nedenle erkeklerin eğitimde geri düştüklerini belirtiyor. Yazar, muhafazakâr erkeklerin üniversiteleri ‘solcuların beyin yıkama mekanizması’ olarak değerlendirdiğini aktarıyor. Erkeklerin eğitimden geri kalması ve eğitime tepki göstermeleri birbirini besleyen süreç olarak ortaya çıkarken beyaz erkeklerin sağcılaşarak 2020’deki seçimlerde %61 oranında muhafazakarların adayı olan Trump’a oy verdiklerini hatırlatıyor.
Birleşik Krallık’ta da erkeklerin eğitim hayatında geri kalması sıkça tartışılan meselelerden biri.[6][7] Öyle ki 1998 yılında BBC’nin Hükümet, Erkek Çocukların Başarısızlığıyla Mücadele Ediyor başlıklı haberi[8], bu tartışmanın çeyrek asır öncesinde de yapıldığının bir göstergesi. 2012 yılında Bütün Partilerin Parlamento Okuryazarlık Grubu Komisyonu yayınladığı raporda[9] okuma testlerinde erkeklerin kız öğrencilerden geride olduğunu saptadı. Erkeklerin eğitim süreçlerinde geri kalmalarının nedenlerinden biri olarak da öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunun kadın olması ve bu durumun kız çocukları için avantaja dönüşmesi olarak dile getiriliyor. Bu iddiaya göre erkek çocukların rol model alabilecekleri erkek öğretmenlerin oran olarak az olması erkeklerin başarısını olumsuz etkiliyor.
Muhafazakâr Parti’ye mensup Birleşik Krallık Parlamentosu Üyesi Karl McCartney da 2016’da The Guardian için yazdığı yazıda[10] okullarda erkeklerin başarısızlığına dikkat çekti ve çözüm olarak ilkokullarda ve ortaokullarda kadınlara göre çok az olan erkek öğretmen sayısının arttırılmasını teklif etti.
Erkeklerin eğitimde temel düzeyden itibaren geri kalmaları üniversite eğitimine erişimi de olumsuz etkiliyor. İngiltere’de bugün lisans derecelerinin kadın öğrenci oranı %57,8 iken erkek öğrenci oranı %42,2.[11] Britanya Yükseköğretim Politikası Enstitüsü’nün yayınladığı rapora göre erkeklerin eğitimde istatistiksel olarak az olmasının yanı sıra eğitimsel başarı anlamda da geri kaldıklarını dile getirirken eğitimde geri kalan erkeklerin alt gelir gruplarına mensup olduklarını vurgulamıştır. Rapor, erkeklerin başarısızlığını gündeme getirmenin diğer eşitsizlik alanlarını örtmek anlamına gelmediğini dile getiriyor.[12]
Erkeklerin üniversiteye yerleşme oranlarının düşük olması önemli bir problem olarak dillendiriliyor. Birleşik Krallık’taki üniversite başvuru sürecini yürüten kurum olan UCAS eski direktörü Mary Cook, üniversiteye giren kız ve erkek öğrenciler arasındaki farkın bu denli yüksek olması üzerinde dururken bunun önemli bir sorun olacağına dikkat çekti. Üzerinde durulan bu sorunun feminist çevreler tarafından alaya alındığını, halbuki bu sorunun ilerde ciddi eşitsizliklere yol açacağına vurgu yaptı.[13]
Avustralya’da ise yükseköğretimde kadın öğrenci sayısı erkek öğrenci sayısını 1982 yılında geçmişti. 1990 yılına gelindiğinde kız öğrenciler %58’lik bir orana ulaşmıştı. 2016 verilerine baktığımızda Avustralya’da eğitim gören lisans öğrencilerinin %42,2’si erkek iken %57,8’i kadın. Lisansüstü öğrencilerde ise erkek oranı %41,6 iken kadın oranı %58,4.[14] 2021 verilerine baktığımızda ise Avustralya’daki üniversite öğrencilerinin %41’i erkeklerden %59’u kadınlardan oluşmaktadır.[15]
Eğitimde cinsiyet eşitsizlikleri daha çok kız çocuklarının eğitimde geri kaldığına dair tartışmalar etrafında yürütülüyordu. Fakat son dönemde ortaya çıkan bu yeni durum toplumsal dengeyi aksi yönde etkileyeceğe benziyor. Stephen Bush’un 2022 yılında Financial Time’da yazdığı yazısında[16] erkeklerin eğitimde geri kaldıklarına işaret edilirken buna karşı özel önlemler alınması gerektiği, aksi halde toplumsal sorunların ortaya çıkabileceği vurgulanıyor.
Çeyrek asrı aşkın bir zamandır tartışılan erkeklerin eğitimde kalması, geçen yıl Britanyalı yazar Simone Hanna tarafından tekrar dile getirildi. The Telegraph’ta yayınlanan yazısında[17] Hanna, %76’sı kadın öğretmenlerden oluşan aşırı kadınlaştırılmış okullarda erkek çocukların başarısız olduklarını ve bunun çözülmesi gereken bir sorun olduğuna dikkat çekti.
Sosyoekonomik olarak gelişmiş ve eğitime erişimin kitleselleştiği ülkelerde erkek öğrencilerin eğitimde geri kaldıkları tartışılıyor. Bu olgu yavaş yavaş küresel bir hal almaya başlıyor. Başta Amerika, İngiltere ve Avustralya olmak üzere birçok kalkınmış ülkede kamusal tartışmalarda eğitimde cinsiyete dayalı başarının ve istatistiklerin erkeklerin aleyhine işlediği gündeme getiriliyor.
Türkiye’de Erkekler Eğitimde Geri Kalıyor Mu?
Türkiye’de her ne kadar geç şehirlileşmiş ve sanayileşmiş bir ülke olsa da kırdan kente göçün tamamlanmasıyla, altyapı hizmetlerinin büyük oranda çözülmesi ve eğitimin yeni kuşaklar için ayrıcalık olmaktan çıkartılıp eğitime katılım oranlarının çok yüksek seviyelere çıkmasıyla eğitime katılımın da yükseldiği görülmektedir.
Türkiye’de eğitimde cinsiyet eşitsizliği daha çok kız çocukların eğitime katılamaması bağlamında tartışılmıştır. Bugün gelinen noktada Türkiye’de eğitimde okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretime katılımın çok ciddi oranda yükseldiği, kız çocuklarının eğitime katılımda yaşadıkları dezavantajlı durumun artık ortadan kalktığı görülmektedir.[18] Bununla birlikte kız çocuklarının artık hem başarı olarak hem de sayıca erkeklerin önüne geçtiği de dikkat çekmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın Ortaöğretim Kurumlarına İlişkin Merkezi Sınav isimli raporu, 2022 yılında Liselere Geçiş Sistemi (LGS) sınavı sonuçlarına göre ortalamada kız öğrencilerin erkeklerden daha başarılı olduğunu gösterdi. Rapora göre matematik alanı haricindeki diğer alanlarda kız öğrenciler erkek öğrencilerden daha başarılı olmuştu.[19] Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2022 yılında yayınladığı PISA Raporu da matematik alanında erkek öğrencilerin çok küçük bir farkla önde olduğunu gösterirken okuma becerileri kısmında kız öğrencilerin açık ara ileride olduğuna işaret etmektedir.[20]
Türkiye’de Yıllara Göre İlköğretim ve Ortaöğretim (Lise) Çağındaki Çocukların Okullaşma Oranları (%)[21]
İlköğretim Erkek | İlköğretim Kız | |
1995-1996 | 76,22% | 65,55% |
1998-1999 | 94,48% | 83,79% |
2001-2002 | 96,20% | 88,45% |
2004-2005 | 92,58% | 86,63% |
2007-2008 | 98,53% | 96,14% |
2010-2011 | 98,59% | 98,22% |
2013-2014 | 97,09% | 97% |
2016-2017 | 93,34% | 93,50% |
2019-2020 | 94,71% | 94,81% |
2022-2023 | 92,52% | 92,54% |
2023-2024 | 93,14% | %93,34 |
Ortaöğretim Erkek | Ortaöğretim Kız | |
1995-1996 | 44,05% | 33,21% |
1998-1999 | 42,34% | 35,22% |
2001-2002 | 53,01% | 42,97% |
2004-2005 | 59,05% | 50,51% |
2007-2008 | 61,17% | 55,81% |
2010-2011 | 68,17% | 63,86% |
2013-2014 | 77,22% | 76,05% |
2016-2017 | 82,69% | 82,38% |
2019-2020 | 85,16% | 84,85% |
2022-2023 | 91,82% | 91,57% |
2023-2024 | 87,27% | 88,71% |
Türkiye’de eğitimde cinsiyet farklılığı daha çok kız öğrencilerin eğitime katılımı sorunsalı çerçevesinde tartışılmaktaydı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın verilerine baktığımızda 1995-1996 eğitim yılında ilköğretim çağında erkeklerde okullaşma oranı %76,22 iken kızlarda bu oran %65,55’tir. 2023-2024 eğitim yılına gelindiğinde ise oranlar erkeklerde %93,14’e kızlarda ise %93,34’e çıkmıştır. Ortaöğretim (lise) çağındaki çocukların okullaşma oranlarına baktığımızda 1995-1996 eğitim yılında erkeklerin okullaşma oranı %44,05 iken kızlarda bu oran %33,21 olarak görülmektedir. 2014’ten sonra eğitime katılımda eşitsizliğin ortadan kalktığını 2023-2024 eğitim yılında ise erkeklerde eğitime katılımın %87,27, kızlarda ise %88,71 olduğu görülmektedir. 2010’lu yıllarla birlikte Türkiye’de eğitime katılımda kız çocuklarının aleyhine cinsiyet eşitsizliği ortadan kalkmıştır. Öyle ki hem ilköğretim çağında hem de ortaöğretim çağında kız çocukları oransal olarak erkeklerin bir adım önündedir.
Üniversitelileşme Oranları | Erkek | Kız |
1995-1996 | 10,57 | 8,07 |
1998-1999 | 11,81 | 9,67 |
2001-2002 | 13,75 | 12,17 |
2004-2005 | 18,03 | 15,1 |
2006-2007 | 21,56 | 18,66 |
2010-2011 | 33,44 | 32,65 |
2012-2013 | 38,4 | 38,61 |
2013-2014 | 38,9 | 40,93 |
2016-2017 | 39,62 | 43,9 |
2019-2020 | 40,56 | 46,32 |
2022-2023 | 41,06 | 51,1 |
2023-2024 | 36,72 | 49,03 |
Milli Eğitim Bakanlığı’nın yükseköğretim okullaşma oranlarına baktığımız zaman 1995-1996 yılında erkeklerin %10,57’si üniversite eğitimine erişirken kadınlarda bu oran %8,07’iydi. 2010’lu yıllardan sonra kadınların üniversite eğitimine erkeklerden daha fazla eriştiği görülmektedir. Bugün ise erkeklerin %36,72’si üniversite eğitimine erişirken bu oran kadınlarda %49,03’tür. Bu da sanayileşmiş ülkelerin büyük bir kısmında ortaya çıkan erkeklerin üniversite eğitiminde sayıca geri kalması sürecini izleyen bir eğilim olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yükseköğretim verileri kadınların eğitime katılımı açısından dikkat çekici veriler sunuyor. Üniversiteye kayıt sayılarına baktığımızda önlisans bölümlerine kayıtlarda 2016 yılından itibaren kadınların erkekleri geride bıraktığı görülmektedir. Üniversite eğitiminde temel eğitim lisans eğitimidir. Lisans düzeyinde öğrenci kayıtlarına bakıldığında da 2018 yılından itibaren kadınların sayıca erkekleri geride bıraktığı görülmektedir. 2023 yılı lisans kayıtlarına göre üniversiteye kaydolanların %55,81’i kadın iken buna karşın %44,18’i erkektir. Bu da üniversitelileşme oranlarında kadınların lehine bir farkın ortaya çıktığını göstermektedir.
Lisansüstü eğitime katılım verilerinde de kadınların yükselişi eğilimi görülmektedir. Yüksek lisans kayıtlarında henüz kadınlar erkekleri geçebilmiş değildir. Bunda erkeklerin askerliği tecil ettirmek için yüksek lisans eğitimini araçsallaştırması eğilimi de etkilidir. Zira 2018 yılında çıkan bedelli askerlik yasası sonrası yüksek lisans kayıtlarının düşüşü buna işaret etmektedir. Doktora kayıtlarına baktığımızda ise kadınların erkekleri 2022 yılı itibariyle sayıca geride bıraktığı görülmektedir. Önlisans ve lisansta görülen trendin bir benzerinin burada görüldüğü dikkat çekmektedir.
Türkiye’de eğitimde cinsiyete dair başarının farklılaşması henüz bariz bir şekilde ortaya çıkmasa da istatistiki açıdan önemli farklılaşmalar görünür hale gelmiştir. 2010’lu yıllardan itibaren Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren temel eğitim ve ortaöğretim okullarına katılımda cinsiyete bağlı eşitsizliklerin ortadan kalktığı görülmektedir. Yükseköğretimde okullaşma ve kayıt istatistiklerine bakıldığında da kadınların eğitime katılımının ciddi oranda arttığı görülmektedir. Ön lisans kayıtlarında 2017-2018 eğitim yılında, lisans kayıtlarında ise 2018-2019 eğitim yılında kadınlar erkekleri sayıca geride bırakmıştır. Lisansüstü seviyesinde de kadınların yükselişini gösteren eğilimler mevcuttur.
Tüm bu veriler ekonomik olarak kalkınmış ülkelerde ortaya çıkan erkeklerin eğitimde geri kalması olgusunun Türkiye’de de yeni yeni belirmeye başladığını göstermektedir. Bu yeni olgu henüz kamuoyunun dikkatini çekmemiştir. Erkeklerin eğitimde geri kalması tartışılmaya muhtaç bir konu olarak karşımızda durmaktadır. Eğitimde eşitsizliğin yeni bir boyutu olan bu durumun nedenlerine inmek ve toplumsal adaletin tesisine katkı sunmak akademisyen ve politika yapıcıların sorumluluğudur.
Editör Notu: Bu yazı hakemli ve uluslararası bir sosyoloji dergisi olan Güncel Sosyoloji’de aynı isimle yayınlanmış makalenin güncel verilerle özetlenmiş halidir.
[1] Hanna, R. (2012). The End of Men: And the Rise of Women. Viking.
[2] Reeves, R.V. (2022). Of Boys and Men: Why the Modern Male is Struggling, Why it Matters, and What to do about It. Brookings Institution Press.
[3] Reeves’ın konuyla alakalı kaleme aldığı makale İlke Analiz tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir: Erkek Çocuklar Eğitimde Neden Geri Kalıyor?. https://www.ilkeanaliz.net/2022/11/09/erkek-cocuklar-egitimde-neden-geri-kaliyor/
[4] How to Solve the Education Crisis for Boys and Men | Richard Reeves | TED. https://www.youtube.com/watch?v=fXsOlAYvgh0
[5] ‘It’s Become Increasingly Hard for Them to Feel Good About Themselves’. https://www.nytimes.com/2021/09/22/opinion/economy-education-women-men.html
[6] Girls do Better Than Boys at School Because They’re Morning People, Study Suggests. https://www.independent.co.uk/news/education/girls-do-better-than-boys-at-school-because-they-re-morning-people-study-suggests-a7181511.html
[7] Gender gap narrows for highest exam results. https://www.thetimes.co.uk/article/analysis-gender-gap-for-top-a-level-grades-narrows-38hlkkntc
[8] Government tackles boys’ underachievement. http://news.bbc.co.uk/1/hi/uk/44754.stm
[9] Only 1 in 4 Boys Read Outside of Class Every Day (2012). National Literacy Trust Research.
[10] Our Schools are Failing Boys, Which is Bad News for Britain. https://www.theguardian.com/commentisfree/2016/sep/06/schools-colleges-failing-boys-masculinity
[11] Bolton, P. ve Lewis, J. (2023). Equality of Access and Outcomes in Higher Education in England. The House of Commons Library.
[12] Hillman, N. and Robinson, N. (2016). Boys to men: The underachievement of young men in higher education and how to start tackling it. HEPI Report 84. Higher Education Policy Institute.
[13] Boys Left to Fail at School Because Attempts to Help Them Earn Wrath of Feminists, Says Ex-Ucas Chief, https://www.telegraph.co.uk/education/2018/11/16/boys-left-fail-school-attempts-help-earn-wrath-feminists-says/
[14] Larkins, F.P. (2018). Male students remain underrepresented in Australian universities. Should Australia be concerned?. https://melbourne-cshe.unimelb.edu.au/__data/assets/pdf_file/0007/4450984/Larkins-2018-Male-Students-Remain-Underrepresented-in-Australian-Universities.pdf adresinden erişilmiştir.
[15] Workplace Gender Equality Agency (2021). Higher education enrolments and graduate labour market statistics. Australian Government.
[16] Let’s hear it for the boys: why the real problem in schools is for males. https://www.ft.com/content/ced44221-391e-4218-b1d7-5bb02fa11427
[17] Over-feminised Schools are Failing Britain’s Boys. https://www.telegraph.co.uk/news/2023/07/15/over-feminised-schools-are-failing-britains-boys/
[18] TÜİK (2022). Türkiye istatistik kurumu, yetişkin eğitimi araştırması. https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Yetiskin-Egitimi-Arastirmasi-2022-49748 adresinden erişilmiştir.
[19] Suna, H. E. ve Özçelik H. (2022). Ortaöğretim kurumlarına ilişkin merkezi sınav. Milli Eğitim Bakanlığı.
[20] Taş, U. E., ve diğerleri. (2023). 2022 PISA Türkiye raporu. Milli Eğitim Bakanlığı.
[21] 1998 yılında kesintisiz eğitim TBMM’de yasalaşmıştır. Böylece ilkokullar ve ortaokullar birleştirilerek ilköğretim okulları kurulmuştur. 2012 yılında ise 4+4+4 sistemine geçişle birlikte ilk ve ortaokullar tekrar birbirinden ayrılmıştır. Bunun neticesinde 1998-2012 yılları arası MEB İstatistiklerinde ilkokul ve ortaokulların verileri birleştirilmiştir. Bu dönemde ilkokul ve ortaokul verilerinin farkını takip edememekteyiz. Bu nedenle tabloyu oluştururken bahsi geçen karmaşıklığın önüne geçebilmek için kesintisiz 8 yıllık eğitimin olmadığı dönemlerin ilkokul ve ortaokul verilerini birleştirerek ilköğretim verileri olarak yansıttım.